Mehmet Aslan
Mehmet Aslan yazdı: Deniz Kızı Yolculuğu
Ankara'nın en zorlu 90'larını birlikte yaşadık. Müthiş karanlık bir dönemdi. İkimiz de gazeteciydik. Raif abi Özgür Gündem (veya Yeni Ülke) gazetesinin, ben de sonradan Ronahi olan Deng gazetesinin Ankara temsilcileriydik. Sanırım 94 yılıydı. Özgür Gündem'in Ankara Menekşe sokaktaki bürosu bombalanmış, sonrasında Tunalı Hilmi caddesinde bir yere taşınmıştı. Özgür Gündem'in yayın hayatı 2 yıl sürmüştü. Özellikle 93 yılında Sedat Yurtdaş'ın danışmanıyken gazete için soru önergeleri vermiştik. Yanlış hatırlamıyorsam 94'te Özgür Gündem kapatıldı. 600’e yakın sayı çıkabilmiş ve bunların yaklaşık 500'ü için toplatılma kararı çıkmıştı. Bu 2 yıl içerisinde Özgür Gündemin 30 gazetecisi ile gazeteyi dağıtan, kimi çocuk yaşlarda 20'ye yakın gazete dağıtıcısı öldürülmüştü. Böylesi karanlık yıllardı...
Raif abi sanırım Özgür Gündem'in ardılı Yeni Ülke'nin temsilcisiydi. Böylesi bir dönemin kelle koltukta gazetecilerdik. Üzerinden 30 yıla yakın zaman geçmiş. Bazı şeyleri eksik hatırlayabilirim. Bir dönem Mehmet Şenol Ankara temsilcisiydi, sonra Raif abi oldu diye hatırlıyorum. Hem sevgili Faysal Dağlı, hem de sevgili Baki Karadeniz de bu detayları benden daha iyi hatırlayabilirler.
Raif abi yaşça bizden büyüktü. O nedenle hepimizin abisi sayılırdı ki hep "abi" diye hitap ederdik ama benim için abiden çok arkadaştı. Bir, iki ay kadar birlikte kaldık. Bekar takıldık. O yıllarda sevgili Ruhi Karadağ'ın abisi (Aziz Karadağ) Madenciler Lokalini işletirdi. Hakikatten Ankara'nın en nezih mekanlarından biriydi. Sağlam caz müzik yapan gençler vardı. Aziz'in mekanına çokça takıldık Raif abiyle.
Raif abi gazetecilik yaparken, aklının bir tarafında da mermercilik vardı. Lice ilçesinde bir mermer ocağının ruhsatını almıştı ama birkaç sene hayal kırıklığı içerisinde gidip, geldi. Bazen Diyarbakır'a gidiş gelişi ayarlamak bile zordu. Bu zorluklar içinde ta Diyarbakır, Lice’ye gidip, güvenlik gerekçesiyle mermer ocağına gidemeden döndüğü de oluyordu. Bir tarafta can pahasına gazetecilik, diğer tarafta bir çıkış yolu olarak mermer ocağı...
Bu nedenle zaman zaman mermer ocağını kastederek; "Raif abi senin düşüne deniz kızı girmiş" diyerek takılırdım ona. Bu "deniz kızı" meselesi aramızda bir espri olarak kaldı. Bazen mermer ocağı için Diyarbakır'a gitmesi gerektiğinde "bizim deniz kızı meselesi" derdi. Onun bu konudaki kararlı tutumu, zorluklara göğüs germesi ve vaz geçmemesi deniz kızı düşünü gerçeğe dönüştürmesine yol açtı. Bu açıdan Raif abinin yaşamı tam bir başarı hikayesidir. Sadece kendisi için değil, sevdiği şehri Diyarbakır için de yol açtı.
Raif abi, benim belki yine "düş" olarak nitelendireceğim bir imza daha bıraktı ardında; vedasını camiden değil, kendi yaptırdığı okuldan yapması son bir deniz kızı yolculuğuydu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.