Aziz Gülmüş yazdı: Beyaz Toros olmazsa ben gelin gitmem!

Gençlik zamanımızda meşhur bir çingene vardı. Müthiş zurna çalardı. Düğünlerin vazgeçilmez zurnacısıydı. Adı Davut olmasına rağmen davul'a değil zurnaya meyletmiş kara yağız, iri kıyım, orta yaşlı bir çingeneydi. Düğünlerde bahşişler fazla olduğunda sevinçten adeta zurnayı konuşturuyordu. Yüzünden şırıl şırıl ter dökülürken o yanaklarını patlatırcasına şişirip nefesini ustaca yutuyordu.

Halayda ortaya çıkan halay başı ile resmen tiyatro yapıyordu. Dediklerine göre zurnadan çıkan ses ile küfür bile ediyormuş hal aybaşına. yani o derece usta biriydi.. Bir seferinde onu kızdırmaya çalışan halay başındaki muzip gençlerden biri ortaya çıkmış, çeşitli figürler eşliğinde Zurnacı Davut'a yaklaşarak kulağına bireyler fısıldamıştı. O anda zurnadan çıkan ses farklılaşmış ve orada bulunanlar gülmekten yerlere yatmışlardı. Biz anlamamıştık ama anlayanlar zurnadan çıkan küfürleri en ince ayrıntısına kadar fark etmişlerdi.

Bu nedenle davul-zurna ekibine ihtiyaç duyan düğün sahipleri Davut'a koşarlardı. Çünkü salt düğün ve oynamakla yetinmiyordu insanlar, aynı zamanda mizahi davranış ve söylemlerle de eğlenip neşeleniyorlardı.

Gelin evleri de Davut'un zurna çalmadığı bir düğünü düğünden saymıyorlardı. Hatta gelinler kendilerini istemeye gelen erkek tarafına, "kesinlikle Zurnacı Davut olacak!" diye şart bile koşuyorlardı. Yoksa ha Davutsuz düğün, ha balkonsuz ev.

Sonra o dönemin en önemli ve gözde binek aracı Toros'tu.. hele beyaz olanları en makbul olanlarıydı.. Havası binbeşyüz olurdu. Öyle herkes binemezdi bu araçlara.. bu araçlara binen gelinler kesinlikle boşanma gibi bir sorun yaşamazlardı yani gidişleri vardı, dönüşleri olmazdı alimallah..

Doksanlı yıllarda jitem elemanları çeşmenin başını tutmuşlardı, Beyaz Toros onlarla meşhur olmuştu.. yani gelinler misali kimi bindirirlerse geri dönüş ihtimali sıfırdı, gidiş bileti kesinlenlerin dönüş bileti olmazdı..

Bu Toros öyle bir popüler oldu ki sormayın.. Memlekette kısa sürede zengin olanlara, “Bir kilo toz bir otoboz!” diye takılırlardı. Sonra “toz” pahalanınca söylem de değişti, “Bir kilo toz, bir otoboz, yanında bir toros !” yani açıkçası bonus gibi bir şey..

Şimdi “Toros”a takılıp kalanlara şaşırıyorum. Yahu kardeşim zenginliğin ileriye gittiği, refahın tavan yaptığı, ortalığın Toros’tan geçilmediği bir coğrafya anlatılmaya çalışılırken, neden kızıyorsunuz?

Fazla takılmayın bence, herkes kişiliğini yüreğinde, kimliğini cebinde taşıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Gülmüş Arşivi