Mesut Çokur yazdı: Haykırışın Bilgesi – 1
Yaşanmış, yaşanılası ve birazda destansı ögelerin olduğu, doğa, acı, aşk ve kahramanlık karmaşasına ve harmanına çeper sözlü ve sesli resitaller. Sözde müzik gibi iki dudağın arasından çıkıyordu ilk zamanlar ve birbirine karışıyordu. Kimi zaman elden giden bir yar, kimi zaman hasretlik, kimi zaman din, dil ve aile içi anlaşmazlıklar ve kimi zaman da kahramanlık girerdi işin içine. Ama her şeye rağmen aşk tende bitse de ruhta ebedi kalırdı.
Romantizm söz konusu olunca edebi ve tarihi portreler çıkıyor karşımıza. Sezar ile Kleopatra, Kanuni ile Hürrem. Sheakspeare'in Romeo ve Juliet'i, Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'u. Fars edebiyatında ise Nazım Hikmet'in de eserinde yer verdigi Tahir ile Zühre.
Kürt kültüründe ise Siyabend ile Xecê, Hûso ile Nazê ve Salih ile Nûrê yalnızca bir kaçı. Kahramanlık her ne kadar erkeğe has diye anılsa da Fransızların Maas nehri kıyısında Doromeryli Jeane D'arc'ı varsa Kürt kültüründe mihenk taşı diyebileceğimiz Fırat nehri kıyısında Siverekli Xezal'ı var. Bunlar Türk kültürü ve daha yakın kültürlerde türkü formunda sazlı sözlü işlere, Avrupa ve yakın medeniyetlerde ise gösteri sanatlarına dönüşüyor.
Ama hiçbiri Kürtçe "Serhed" diye anılan Türkiye'nin Doğu Anadolusu gibi olmuyor. Sağ ya da sol el kulağı örter, gözler hafifçe kapanır ve dudaklardan dökülmeye başlar sözler. Önce doğru notayı bulmak için ses kendine pes ile tiz arasında bir yer arar. Sonra tek, tek sözü edilen herkesi betimleyen "Kilam" dökülür dudaktan kulaklara. Ses kendini bulunca da bitmesini asla istemezsiniz. Her ne kadar orkestrevari olmasa da monofonik bir tınıyla orkestrayı aramazsınız bile. Arap müziğinde ud, Afro-Amerikan müziğinde trompet ve Türk müziğinde cümbüş neyse Kürt kültüründe de kaval yani Kürtçe "Bilûr" o'dur. Dünya müziğinde olduğu gibi Kürt kültüründe de eşsiz kadın seslerine rastlamak mümkündür... Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.