Mehmet Aslan
Mehmet Aslan yazdı: 92 Gün Vadeli İktidar - I
20 Aralık pazartesi akşamında, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik tarihine not düşülecek kadar önemli gelişmeler yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada kurdaki oynaklığa karşı geliştirilmiş olan bir enstrümanın duyurusunu yaptı. Cumhurbaşkanının açıklaması 19:45’de başlayıp 20:40’a kadar yaklaşık 1 saat sürdü. Konuşmanın başlangıcında 1 dolar=18,12 TL iken, konuşmanın sonunda 17,48 TL’ye inerek % 5’lik düşüş gerçekleşti. Sonraki 2, 3 günde yaşananlar, usta yönetmenlerin kaleminden çıkan senaryoları aratmayacak kurgular içeriyor…
Bu konu çokça yazılıp, değerlendirildi. Bu nedenle kurgunun genel hatlarını değil, diğer detaylarını ifade etmeye çalışacağım.
Cumhurbaşkanı tarafından duyurusu yapılan enstrüman; “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” olarak isimlendirdi. 20 Aralık pazartesi günü doların 18,50 seviyelerine kadar çıkması ve müdahale edilmezse yükselişine devam edeceği piyasanın seyrinden anlaşılıyordu. Bir noktadan sonra dövize daha etkin araçlarla müdahale edileceği beklentisi olmasına rağmen, özellikle iktidar kanadından yapılan açıklamalarla bu beklentinin dozunun düşürülmesi sağlandı. “Dolar daha da gidecek” beklentisi, TCMB’nin yaptığı 5 müdahaleyi de etkisizleştirdi, hatta müdahaleleri alım fırsatına dönüştürdü. Bu nedenle “kur korumalı TL vadeli mevduat” ürününün TCMB müdahaleleri gibi çökmemesi için arka planda ince hesaplamaların yapıldığı anlaşılıyor.
Önce bu ince hesaplamalara/kurgulara bir göz atalım;
Öncelikle kurgunun ana gövdesini/iskeletini, Cumhurbaşkanının duyurduğu ürünün dövizde çözülmeye yol açtığına kamuoyunun ikna edilmesi oluşturuyordu. Burada önemli olan kamuoyunun gerçekten ikna olup olmadığı değil, böyle bir duygunun oluştuğu izlenimi yaratmaktı. Açıklama esnasında ve açıklama sonrasında Merkez Bankası piyasaya döviz satışı yönünde müdahale etseydi, öncekilerde olduğu gibi alım fırsatına dönüşen bir müdahale olacaktı. Bu nedenle TCMB piyasaya doğrudan müdahale etmedi. Bir anlamda dövizlerin hırsızlama bir yöntemle bacadan çıkartılıp kamu bankaları üzerinden satılması sağlandı. TCMB’nin net rezerlerinde, pazartesi günkü 3,6 milyar ve Salı günkü 3,4 milyar dolarlık eksilme bu durumu doğruluyor, ki iktidar kanadı da net rezervlerdeki eksilmeye itiraz etmedi.
Şimdi kurgunun birinci safhasında olanları netleştirelim;
- “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” konusunda kamuoyu önemli ölçüde ikna edildi
- Cumhurbaşkanının konuşması esnasında ve sonrasında (dövizin büyük bir kısmı Merkez Bankası tarafından kamu bankaları üzerinde satılmasına rağmen) piyasada oluşan panikle döviz satışları gerçekleştiğine dair algı oluşturularak kamuoyu manipüle edildi.
- Bu algısal manipülasyon, halkın Cumhurbaşkanına olan güveni olarak sunuldu ve bu vesileyle lidere olan güvenin tazelemesi sağlandı.
Yukarıdaki seçenekler üzerinden bakınca kurgunun birinci aşamasının önemli ölçüde başarılı olduğunu söylemek mümkün.
Kurgunun sonraki aşamasına gelince karşımıza tam bir “bul karayı al parayı” hadisesi çıkıyor. Bildiğimiz, klasik anlamda tezgah kuruldu ve kartlar dağıtıldı. Bu aşamadan sonrasını hijyenik sözcüklerle anlatmak kolay değil. Onun için “lisan-ı tezgah” ile söylersek, iyice kıstırılıp tufaya düşürülenler için “gel vatandaş gel” aşamasına geçildi.
Bu akışa yönelik en önemli sorulardan biri vatandaşın tezgaha gelip gelmeyeceği… (Devam Edecek)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.