Öylesine soğuk ki buralar, üşüyorum demeye dilim varmıyor
Donuyor ruhum, buz kesilmiş duygularım.
Yüzler soğuk, bakışlar soğuk, selamlar soğuk.
Sıcak kanlı denilen delikanlılar da soğuk
Üşüyorum buralarda,.
Çocuklar soğuk, anneler, babalar soğuk
Gülmeyen gözler, duymayan kulaklar
Komşuluklar, dostluklar, akrabalıklar
Tavada pişen balıklar bile soğuk
Üşüyorum buralarda,
Hisler, Davranışlar, üzüntüler ve sevinçler
Mezarlıklar, makamlar, koltuklar soğuk
Sevgisiz saraylar, şükürsüz araçlar,
Dışı plaza içi çöplüğe dönmüş binalar
Komşusundan bihaber daireler soğuk.
Üşüyorum buralarda,
Huzur evinde huzur arayan büyükler
Kimsesini yanında bulmayan hastalar
Çocukların eğlenemediği parklar,
Sevgi ile sallandırılamayan salıncaklar soğuk.
Üşüyorum buralarda,
Saatlerce konuşulan boş laflar,
Atıp tutan, herkesi üzen gaflar
Taraf olmayan çaresiz bertaraflar
Monotoma giden yolda sıkılaşmış saflar.
Kendini kaybeden bedenler soğuk
Üşüyorum buralarda,
Sohbetin bittiği akşamlar sessizce ağlar
Telefonlar elde, kulaklıklar kulakta, duymaz sağırlar
Elinde tuşlar, yanındakine bön bön, ekrandakini yağlar
Ölüler zaten ölü, ruh gibi esir kalmış sağlar soğuk.
Üşüyorum buralarda,
Ne bir battaniye ne bir yorgan ne de soba.
Anneye oflar, çocuk kaçmasın der baba
Ne bir selam kaldı, ne güleryüzlü bir merhaba
Suskun diller, taş gönüller, eksik vicdanlar soğuk.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.