Mim Yavuz Binbay
KÜRESEL SİYASETİN CİNNETİ! - 2
Irak, Saddam devrildi ancak yerine kurulan rejim Saddam’ı aratmadığı gibi demokrasiyi ve ekonomiyi 100 yıl geri götürdüğü gibi hala bir istikrar gözükmediği gibi mezhep ve etnik çatışmalarla boğuşmakta ve yakın bir gelecekte de durulacağa benzemiyor. Ama net olarak ABD savaş tazminatı olarak Irak petrollerinin %65’ine el koymuş durumda. Bununla yetinmeyen Trump son açıklamalarında aymazca "Orada devasa ölçüde pahalı bir üs inşa ettik. Milyarlarca dolara mal oldu. Benden çok önce yapılmıştı. Harcamalarımız için geri ödeme yapmadıkları sürece çıkmayacağız" ifadesini kullanabiliyor.
Italya sömürgecilere karsi savasinda efsanevi kahraman Ömer Muhtar’ın ülkesi Libya’da, Kaddafi devrildi yerine kabileler ve etnik bir savaş başladı ve ne zaman biteceği konusunda kimse bir tahminde bulunamamaktadır ancak net olarak Fransa Libya petrolünün %35’ine el koydu. Dünya devletlerin birçoğu utanmazca bir yandan BM kararlarından bahsederken diğer yandan BM’lerin tanıdığı hükümet yerine ABD tarafından devşirilmiş bir generale iç Savaşı devam ettirmesi için destek veriyor. Fransa bu generalle iade edeceği mülteci başına 300 Euro ödeme şartıyla mülteci iadesi anlaşması yapıyor. Ancak iade edilenlerin akıbetinin çoğunun kursuna dizilme olduğu uluslararası örgütlerce tespit edilince anlaşmayı önce inkâr sonra yerel otorite olarak adlandırmıştı. Simdi Akdeniz havzası için aynı kartı oynuyorlar. Unutulmaması gereken nokta ise Libya’yı ABD istikrarsızlaştırdı, Fransa tüm hukuksal ve insani kurallara aykırı olarak aracını bombaladı ve işbirlikçilerine Kaddafi’yi öldürttü.
Fas, Tunus, Cezayir, Yemen’de sular durulmuyor. Sudan, Mali ve birçok bölge ülkesinde durum farklı değil.
Son olarak Suriye; Suriye’de 30 yıldan fazla süren bir diktatoryal rejimden demokratik açılımlar yapmaya başlayan bir rejime ABD neden ithal radikal gruplar kullanarak müdahale etti? Bir anda reformcu bir iktidar katliamcı ilan edilerek ülke iç savaşa sürüklenerek yerle bir edildi? Orada desteklenen radikal çeçen grupların demokratik mücadeleyle ve Suriye’yle ne alakası vardı?
Tüm bu gelişmelerin sonucunda, bu coğrafyada artık sadece müdahaleci güçler konuşuyor. Müdahale edilerek istikrarsızlaştırılan ülkeler kâale bile alınmıyor. Onların yerine kullanılan vekil guruplar konumlandırılıyor.
İşte basiretsiz politik cinnet bu kurgularla başladı. Vekâlet savaşlarıyla kendi ülkeleri dışındaki ülkeleri istikrarsızlığa sürükleyerek zayıflatacağını ve güçlerini korudukları için istikrarsızlaşarak zayıflayan devletlerde yeni işbirlikçiler atayarak kendilerine bir yüzyıl daha biat ettireceklerini varsaydılar. Hatta biraz daha ilerisi için sınırlı bir bölgesel savaşta senaryo dışında değildi.
Söz konusu kurgu bir önceki yüzyıl için uygun olabilirdi. Ancak yeni bir teknolojik ve komünikasyon devrimi geçirmiş günümüz için pek uygun düşmedi. Bir köylü toplumuolan Çin devi uyandı dünya liderliğine aday hale geldi. Az gelişmiş eski imparatorluklar mirasçıları İran ve Türkiye yeniden bölgesel güç konumuna geldi. Nükleer güce sahip Rusya yeniden küresel güce kavuştu.
Senaryo ilk olarak Türkiye ve İran’ın müdahalesiyle Katar’a müdahale oyununda bozuldu, Akdeniz havzası ve Libya anlaşmasıyla devam etti ve dengeleri değiştirdi. Örtülü sürdürülen istikrarsızlaştırma operasyonları deşifre oldu. Bu hamleden sonra yeniden oluşan güç dengeleri bağlamında taraflar gerek vekâlet güçleri saldırılarıyla gerekse açıktan cepheleşmeye başlandı.
Son İran olayında olduğu gibi artık taraflar resmi güçleriyle çatışmalar dönemini başlattı. Bundan sonraki basiretsiz bir politik adım son savaşı deklere edecektir. Böylece basiretsiz, beceriksiz politikacıların cinneti türümüzün ve on bin yıllık medeniyetimizin sonunu getirecek.
En onurlu duruş bu basiretsiz cinnetin tarafı olmamaktır!Bitti
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.