Birinci Dünya Savaşı’nın krizinin ürettiği ve ikinci dünya savaşında İngilizlerden dünya jandarmalığı, süper gücü veya oyun kurucu unvanını devralan ABD konusunda tüm siyaset bilimcilerinin birleştikleri ortak nokta sistemini teknolojik ve sosyal gelişmelere uygun yenileyemeyen ABD sisteminin sona geldiğidir.

Süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak anılan ABD’nin makyajı dökülmeye başladı. Ekonomiden diplomasiye, siyasete ülke en sancılı dönemini yaşıyor. Artık dünya siyaset kulvarlarında sadece müttefiklerini mafyavari tehditlerle etrafında tutmaya çalışan ABD’nin derin yalnızlığı konuşuluyor.

Ortadoğu siyaseti iflas eden, yarım asırdır dünya ülkelerine demokrasi ve özgürlük götüremediği aksine kaos ürettiği anlaşılan ABD’nin, içinde bulunduğu politik ve ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor.

Kendimize dönüp şunları sormalıyız? ABD'nin 100 yılına baktığımızda dünyanın geri kalanıyla ilişkilerinde akılcı ve insani bir yol izledi mi? Dünyaya jandarmalık yapma hakkı var mıydı? Özgürlüğe, barışa, İyiliğe ve demokrasiye hizmet eden bir tek icraatı oldu mu? Hiçbir hâkimiyet hele hele hiçbir zulüm ebedi değildir, tarihteki benzerleri gibi Amerikan hâkimiyeti ve zulmü de sona erecektir.

Gerçekten bir rüyanın sonuna mı gelindi? O hep bahsedilen ABD imparatorluğu çöküş sürecine mi girdi? Müttefikleriyle sorunlar yaşayan, göçmenler için umut ülkesi olarak bilinirken onlara sırtını dönen, komşusu Meksika ile bile sınırına duvar ören, ırkçılıkla kavrulan sorunlu bir ülke haline gelmiş durumda.

Ekonomiden diplomasiye, siyasetten kamu yönetimine kadar ülke en sancılı dönemini yaşıyor. ABD'nin iç dinamiğini belirleyen güç unsurları, etkin oldukları devlet kurumlarında pervasızca birbirine düşmüş durumda. Artık uluslararası siyasi çevrelerde ve iç kamuoyunda politika üretememesi eleştiriliyor.

Çöküş psikolojisini yaşayan ABD sistemi denize düşen yılana sarılır misali sarıldığı tarikatların uydurduğu mitolojik ve mistik üslupla süslediği söylencelerden medet umması durumu daha da vahim hale getiriyor. Bu haliyle ABD bir Evangelist tarikatı imparatorluğu görüntüsü veriyor.

ABD'deki müesses nizam adeta can çekişiyor. ABD emperyalizminin beslendiği kaynaklardan biri olan Küresel spekülasyonlarla kaos politikalarının oyun kurucusu Sorosçularla sembolize edilen Amerikan derin devletinin patronu konumundaki bürokratikoligarşi ile hukuk devletinin temsilcisi seçilmiş Başkan Donald Trumparasındaki savaş artık ABD için en büyükulusal güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Bir bakıma küresel rakipleri ile savaşı bırakan yankeeler iç savaşa tutuşmuş durumda. Bu tespiti yapan ise Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon.Şubat 2018 tarihinde yayımlanan Pentagon imzalı UlusalGüvenlik StratejisiRaporu'nda, "Şu an Amerikan ulusal güvenliği için en büyük tehdit ve öncelik terörizm değil, devlet içi stratejik rekabettir" ifadesi kullanılmıştı...

Dünya için küresel kaos kaynağınadönüşen ABD ürettiği kaosun etkisinden direkt etkilenir duruma geldi.

Trump'ın03 Kasım 2020 seçimlerinde favori görünmesi Amerika'daki statükocularıkaygılandırıyor. Demokrat Partililer, vatanaihanet ve başkanlık yetkilerini kötüye kullanmaklasuçladıklarıTrump hakkında son kozlarıolanazil sürecini de masaya sürdü. Ancak, azil sürecinden bir sonuç almaları çok zor gözüküyor.

Demokrat Partililerin temsil ettiği güçlerin göremediği veya kabullenmediği Bir çağın kapanıyor olmasıdır. Neo-liberal emperyalistlerle J. Bezos, G. Soros ve Amerikalı milyarder Koch kardeşlerin finanse ettiği lobiye yakın medya, akademi ve derin devlet mekanizması Donald Trump'ın neyi sembolizeettiğinihala kavrayabilmiş değiller. Gerçekte olan Amerikan imparatorluğunun çöküşüdür. Ne var ki Trumpbukaçınılmaz sonu hızlandırmaktan başka birşey yapamıyor, yapamaz da!

ABD'nin yaklaşan bu kıyametinden kaçınmak için durumu kavrayıp yeni politikalar üretmek yerine “Nobel Barış ödüllü” Obama’yla dünyanın yarısındavekâlet savaşları (Arap Katliamı) başlatarak veya devletleri kargaşalara sürükleyerek kaosa dayalı tüm senaryolarını sahneye koydu. Bu yanlış politikalar ABD’yi çöküşten kurtulmak bir yana çöküşü hızlandırarak bugünkü koşulları yarattı.

Demokrat partinin muhtemel adayı J. Biden ve Trump’ın muhtemel diğer aday adayları statükonun mevcut politikalarını tekrarlıyorlar, bu krizden çıkabilmek için sihirli farklı bir alternatif sunabilmiş değiller.

Bu koşullar için ABD’nin Trump'dan daha makul bir seçeneği yok gibi gözüküyor.Devam Edecek