Mehmet Sebih Altun
Gece vardiyası - 2
Arkadaşları yağmur dinene kadar sohbete dalmışlardı. Serhadın kızı Esila ya almak istediği kırmızı papucu almışlardı. Sabah Serhad çıkmadan vereceklerdi. İnşaat sahibi bayramdan önce işçiler erken gitmesinler diye yevmiyeleri ertelemiş arife günü verecekti. Serhad erkenden papuç alıp gidecekti. Arkadaşları Serhad fazla oyalanmasın diye sürpriz yapmışlardı. Kırmızı papuç ve kızının yaşına göre iki takım da elbise almışlardı.
Gökyüzü çıldırmıştı. Yıldırımlar bütün sesleri bastırıyor gökyüzünü aydınlatacak kadar sık çarpıyordu. Yağmur damlaları umudu çalmaya yeminliydi sanki. Sabaha bir kaç saat kalmıştı. Bir süre geçtikten sonra yağmur durmuştu. Etraf sakinleşmiş çalışmaya engel bir durum kalmamıştı. Arkadaşları gecenin verdiği sessizlikte uzun havalar ve türküler eşliğinde ellerinde ki keserleri umuda vuruyor ve bir bir söküyordu paslı geleceği. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorlardı. Sabahın ilk ışıkları belirmeye başlanmıştı. Kimsenin aklına Serhad gelmiyordu. Herkes kendi bölümünü bitirmeye yakındı. Bir an Serhad'ın olduğu yere bakmayı düşündüler gayri ihtiyari. Kalıplar yerinde duruyor ve Serhad orada yoktu. Birbirlerine sormaya başladılar. Bir kaç kez çağırmayı denediler ses yoktu. Aşağıdan Vardiya şefinin sesi yankılandı sabahın sessizliğinde.
* * * * * *
Esila ezandan önce kalkmıştı çoktan. Akşamdan hazırladığı elbiseleri giyerek fotoğraf çekecek gizlice annesinin telefonundan babasına yollayacaktı. Elini yüzünü yıkadı ve saçlarını babasının sevdiği gibi ortadan değilde sağ tarafa yatırmaya çalışıyordu. Ayna sola yatmıştı epeyce. Kimse de ellememişti aslında. Esila aynanın karşısında sarı tokalarını takmış sağa yatan saçlarını aşağı doğru tarıyor babasına yapacağı güzel sürprizi düşünüyordu.
Hazırdı artık. Şimdi annesinin şarjda olan telefonunu alacaktı. Annesi geç saate kadar hazırlık yaptığı için top atsa duymayacak ve Esila istediği fotoğrafı çekecekti. Annesinin telefonunu aldı ve güzel elbiselerle aynanın karşısında babasına yollayacağı fotoğrafı çekmiş, WhatsApp tan yollamıştı. Altına da 'babacığım nasıl olmuşum' notunu yazmış göndermişti. Artık istediğini yapmış uyumaya devam edecekti.
* * * * * * *
Vardiya şefi korkuya kapılmış ve Serhad 'ın yerde duran bedenini bir kaç saniye duraksayarak baktıktan sonra elleriyle yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için sarsmaya başladı. Yukarıdan bakan arkadaşları büyük bir panikle aşağı doğru koşarak inmeye başladı. Ambulansı aradılar. Çok geçmeden geldiler sağlık görevlileri. Herkes şok olmuştu ne zaman düştüğünü sorguluyorlardı birbirlerine. Feryatların göğü inlettiği bir güz sababıydı. Ambulansın acı sesi ve yeni doğmaya başlamış güneşi karşılayan üstünde ki kırmızı mavi renkleri ağlaya ağlaya dönüyordu sanki. Hastaneye az kalmıştı. Kimse hiç bir şey demiyor diğer arabalarla gelen iş arkadaşları betonlu çizmeleri, nasırlı elleri, korkulu bakışları ve ağlayan yürekleri ile gelecek haberi bekliyorlardı.
* * * * * * *
Esila annesinin uyandığını görünce 'anne senden habersiz babama sürpriz yaptım. Bayramlıklarımı giydim fotoğraf çektin babama yolladım. Babam bir şey yazmış mı baksana' Annesi telefona baktı ve henüz Serhad 'ın fotoğrafı görmediğini gördü. Kızına henüz babasının bakmadığını, bakınca kesin cevap yazacağını söyledi. Esila heyecanlı ve mutluydu.
* * * * * * * * *
Bir iki saati geçmişti ama hala haber yoktu. Bir kaç sakika sonra doktor geldi. Hastanın yakınlarının kim olduğunu sordu. Hepsi arkadaşları olduğunu ailesinin orda olmadığını söyledi. Durumu sordular.
'Kaybettik.'
* * * *
Bazen yaşamak ve yaşatmak için ölmek gerek. Bazen gülmek için ağlamak, bazen sevilmek için sevmek, bazen barışmak için savaşmak, bazen ev almak için kiracı olmak gerek. Eksikliğini görmediğin hiç bir şeyin varlığının kıymetini bilemezsin.
* *. *. * * *
Esila annesine 'kaç saat geçti halen babam bir şey yazmadı mı?'
Sevgi ile kalın. (SON)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.