
Veysi Ülgen
Veysi Ülgen yazdı | Hikayesi kamyonla kaçmakla başlıyordu
Çocukken akranlarıyla yokuşlarda yavaşlayan kamyonlara tutunup yol almak en çok heyecan duyduğu oyunlardan biriydi. Kamyonlar genelde yüklüydü ve çoğunlukla kereste taşırdı.
Ormanların henüz yok olmadığı, derelerin henüz kurumadığı, Ağustosta dahi içilebilen doğal su kaynaklarının henüz özgürce aktığı zamanlardı.
Şehirlerarası yol köylerinin yanından geçerdi. Köyleri bir dağ eteğindeydi. Kamyonlar genelde yokuş nedeniyle burada yavaşlarlardı.
Aslında boz yeleli ata binmeyi çok severdi. Ama akranlarıyla kamyon sürmeye de meraklıydı. Ve o akranlarıyla yokuşta yavaşlayan kamyon kasalarına asılmak en uç yaramazlıkları, o kamyonlarla uzaklara gitmek köyde ki her genç gibi en büyük hayalleriydi.
Kereste yüklü kamyonların üzerinde, rüzgarla yürümeye çalışırdı. Düzlüğe çıkan kamyonun süratlenmesi umurlarında olmazdı. Şoförün bulunduğu ön tarafa gelir, aşağıda şoförün direksiyon çevirmesini hissederdi.
“Bir gün o direksiyonu ben çevireceğim!” diye hayal kurardı.
Merakı, heyecanı, yolculuğu kamyonun durduğu ilk yere kadardı. Durur durmaz kamyondan iner, dönüş yolunda başka bir kamyon kasasına asılarak köylerine geri dönerlerdi.
Büyüyordu ve hayalleri yaklaşıyordu. Çocukluktan gençliğe yürüyorlardı. Bir defasında arkadaşıyla yokuşta yavaşlayan kırmızı damperli bir kamyona yine çocukça tutundular. Ama bu değişik kamyon diğerleri gibi hiç durmadı. Hem de bu şoför kamyonu diğerlerinden daha süratli kullanıyordu. Köylerinden çok uzaklaşmışlardı.
Belki uzak hayalleri gerçekleşiyordu.
Belki de uzak tutsaklıklara yol alıyordu.
Evet bir yanda hayalleri, bir yandan uzaklara uzanan bilinmezlikleri vardı.
Onaltısına yeni girmişti. İlk defa kaçak kamyon yolcusu olarak, arkadaşıyla birlikte kavak kerestesi üzerinde güneşin batışını izliyordu. Şoförün duracağı yoktu. Tüm gece yola devam etmişti.
Bu şoförün ne derdi vardı? Niye hiç mola vermiyordu?
Sabah güneşin okları sırtına vurduğunda kamyon aniden duruverdi.
Çok zaman sonra sert bir yerde gözlerini açtı. Ne arkadaşı yanındaydı, ne de şoför oradaydı. Derin bir nefes aldı. Olayı anlaması uzun sürmedi. Kamyon ani fren yapmıştı ve uyku sersemliğiyle kamyondan düşmüşlerdi.
Kamyonun yanında duran adamlar arkadaşını hastaneye götürdüklerini söyleyince o anda dünyası yıkılmıştı.
Şoför gelmiş “ benimle geri dönersin? “ demişti. İtiraz etmemiş, bilakis çok sevinmiş, arkadaşını da beklememişti. Bu defa şoför mahallindeydi.
Sonradan kimsesinin olmadığını öğrendiği şoförün zaten bir muavine ihtiyacı vardı.
Böylece bir daha o kamyondan ayrılamadı. Bir kaç yıl sonra ustası şoför, ani bir krizle hayatla vedalaşınca şoförlük hayatı da başlıyordu.
Ve yıllar sonra hastanede bıraktığı arkadaşıyla bir yol molasında karşılaştı. Dünya gerçekten çok küçüktü. Arkadaşı onu yolda sollayan siyah cipin şoförü çıkmıştı. Fiziken fazla değişmediği için onu hemen tanımıştı. Yılların hasretiyle kucaklaştılar.
“Bu kaçak bindiğimiz o kamyon olmasın?”
“Daha üst bir modeli .Onu satalı çok oldu.. “
“Kamyon şoförlüğü ikimizin çocukluk hayaliydi. Sen o kazada beni bırakarak kamyonu seçtin. Sana çok kızmıştım. Ama zaman affedicidir. “
“Rahmetli beni bırakmadı. Hem dönüp köyde kalsaydım onbir kardeşten biri olarak ne olurdum. Senin gibi derslere kafam basmıyordu. Türkçeyi yavaş öğreniyordum. Hocaları zar zor anlıyordum. Kalsaydım diğer kalanlar gibi korucu olurdum. Ya da koruculuğu kabul etmeyenler gibi göç ederdim. Ama beni o kırmızı kamyon kurtardı.”
“Evet bizim köy çok acılara tanık oldu. Söylemek zorundayım. Sen çok vefasız çıktın. Babanı, anneni, kardeşlerini hiç merak etmedin. Nasıl biriyle arkadaşlık yapmışım ?”
Saçları kendisininkinden daha gür ve daha az aklanmış, kendisinden daha zayıf ve genç görünen arkadaşının söyledikleri ona ağır gelmişti. Ayaklarının dibinden hissizleşmeye başladı . Durumu fark eden arkadaşı
“Gerçi onlarda o kaçak kamyon yolculuğu sonrası seni çok merak etmediler. Çok eşli , çok çocuklu ailenin çocuğu olmak böyle bir şey… O kamyonun üzerinde güneşin batışını hiç unutamıyorum. “ diyerek ortamı yumuşatmaya çalışmasıyla yeniden ayaklarına bir sıcaklık girdi.
“Seninle daha fazla oturmak isterdim. Ama zamanında yükümü teslim etmeliyim.”diyerek arkadaşını yıllar önce yaptığı gibi orada bıraktı.
Hikayesi kamyonla kaçmakla başlıyordu. Ancak kamyonun sadece bir araç olduğunu, her nasılsa Birgün bu yollara düşeceğini biliyordu.
Ve kaderini yazan kamyonu ile yeniden yola çıktı.
Veysi Ülgen yazdı | Belki ceketini alıp gidecekti
13 Ocak 2025 Pazartesi 00:33Veysi Ülgen yazdı | Baki olan züğürtlüktü
07 Ocak 2025 Salı 23:27Veysi Ülgen yazdı: Sadece hakkını geri vermek istemişti
30 Aralık 2024 Pazartesi 00:05Veysi Ülgen yazdı: Ve o gözlerde artık değerli birini görebilirdi
23 Aralık 2024 Pazartesi 01:09Veysi Ülgen yazdı; ‘İçinizde hüznüm kadar umudum da var’ diyordu
15 Aralık 2024 Pazar 22:41Veysi Ülgen yazdı: ‘Ve geçmişle barışık bir barış’ diyorlardı
04 Kasım 2024 Pazartesi 00:09Veysi Ülgen yazdı: Bir ‘Oyunbozan’ arayışı
28 Ekim 2024 Pazartesi 00:03Veysi Ülgen yazdı: Düşlerimi kuçelere bıraktım
21 Ekim 2024 Pazartesi 00:01Veysi Ülgen yazdı: Belki Kent’in hafızasına Düş’ecekti
07 Ekim 2024 Pazartesi 00:01Veysi Ülgen yazdı | O tarlaları satmayacaklardı
30 Eylül 2024 Pazartesi 00:01




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.