Telvin Kardeşlik Özkaya
SERÎ ES-SAKATÎ (m.772-865)
Serî Es-Sakatî Bağdatlı zahid sûfîlerdendir. 93 yıl yaşamıştır. Ma‘rûf-i Kerhî ve Hâris el-Muhâsibî ile Bişr el-Hâfî gibi dönemin ünlü sûfîlerinin sohbetinde bulunan Serî es-Sakatî, Cüneyd-i Bağdâdî’nin dayısı ve üstadıdır. Menkıbeleri, sözleri ve fikirleri genellikle Cüneyd tarafından nakledilmiştir. Kabri Bağdat’taki Şûnîziyye Kabristanı’nda Cüneyd-i Bağdâdî’nin yanı başındadır.
Zühd ve takvâsı ile bilinen Serî es-Sakatî helâlliği şüpheli olan şeyleri yemekten ve kullanmaktan hassasiyetle kaçınır, dini geçim yolu haline getirenleri şiddetle kınar, müridlerine, “Dininin selâmette, bedeninin rahatta olmasını isteyen inziva köşesine çekilsin” diyerek uzleti tercih etmelerini öğütlerdi. Ticaretle meşgul olanların gönüllerini bir an bile Hak’tan ayırmamalarını tavsiye eder, el emeğiyle geçinmelerini, gıdası şüpheli olan kimsenin kalbine ilâhî nurun yansımayacağını söylerdi. Sırt üstü yatmayacak, ayağını kıble tarafına uzatmayacak kadar Hak karşısındaki edebe riayetkârdı. Kaynaklarda günaha düşmekten sakınarak kendini daima murakabe eden, öldükten sonra toprağın naaşını kabul etmeyeceği endişesiyle kimsenin kendisini tanımadığı bir yerde ölmeyi arzu edecek kadar riyadan kaçınan, oldukça mütevazi; “Keşke herkesin üzüntüsünü ben çeksem de onlar rahatlasa” diyerek başkalarını kendine tercih eden bir sûfî olduğu belirtilmektedir. Nitekim bir menkıbeye göre çarşıda çıkan bir yangının ardından kendi dükkânının yanmadığını haber alınca “elhamdülillâh” demiş, fakat dükkânları yananların üzüntülerini paylaşmadığı için hata ettiğini anlamış ve otuz yıl Allah’tan af dilemiştir. (DİA-Serî es-Sakatî cilt 36)
Serî es-Sakatî (r.a)’nın hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:
“Şu on sekiz bin âlem içinde insandan daha zayıf hiç kimse yoktur. Buna rağmen Allah'ın yaratmış olduğu çeşit çeşit mahlukat arasından onun emrine insan gibi âsi olan başka hiçbir yaratık da yoktur. Eğer insan iyi olursa o kadar iyi bir varlık olur ki melekler onun haline imrenir. Eğer kötü olursa o kadar fena bir varlık olur ki şeytan bile ondan ve ona yoldaş olmaktan nefret eder. Tuhaftır ki bu kadar aciz olan insanoğlu o kadar muazzam olan Allah'a asi olabilmektedir.”
Dünya hakkında şöyle demiştir: “Şu beş şey hariç dünya tümüyle fuzuli ve lüzumsuzdur. Zaruret miktarı yemek, harareti giderecek kadar su içmek, mahremiyeti sağlayacak kadar giyinmek, başını sokacak kadar bir barınağa sahip olmak, amel edilecek kadar bilgiye sahip olmak.”
Kalbin ahvaline dair buyurmuştur ki; “Üç türlü kalp vardır. Kalp vardır dağ gibidir sabittir hiçbir şey onu yerinden kımıldatamaz. Kalp vardır ağaç gibidir kökü muhkemdir ama zaman zaman rüzgar onu sallar. Kalp vardır tüy gibidir, rüzgarın önünde her yere gider.
“Dil kalbin tercümanıdır, yüz de gönlün aynasıdır. Bu sebeple kalbinde gizlediklerin yüzünde belli olur.”
“Güzel ahlâk insanları incitmemek, kin beslemeden ve öç almayı düşünmeden halktan gelen eziyetlere katlanmaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.