Fettullah Celik
Fettullah Çelik yazdı: Bir türkünün ardından; Suzan Suzi-1
Yeni nesil bilmez ama yaşı 35 ve üzeri neredeyse herkes bilir Suzan Suzi’yi.
İnsanın içini çıtan Diyarbakır’a ait (yasak) bir aşk şarkısı diye bilinir.
Öyle olmadığını öğrendim Halit (Ötük) Hocadan. Buyurun:
Araştırmacı Yazar Abdulsettar Hayati Avşar olayı şöyle anlatır anılarında.
"Kırklar dağının düzü şarkısını bilirsiniz. Hikâyesi de var o şarkının. Komiser Hicabi Efendinin torunu, Hakkı Efendinin oğlu Nakif; Toprak Mahsulleri Ofisi’nde ambar memuruydu. Kendisi daha evvel ortaokulu bitirdikten sonra Eskişehir'e gitmişti. Hava pilotu olmuştu. Bir kızı seviyordu. Eskişehir’de. Uçağı ile sevdiği kızın oturduğu mahallede kıza gösteri olsun diye alçaktan uçuş yaparken Pırpırıyla voleybol ağını havaya kaldırırdı. Sonra pilotluktan ihraç etmişlerdi.
Toprak Mahsulleri Ofisi’nde çalışıyordu Nakif, Diyarbekirliydi ve sene 1947'ydi, Mart ayıydı ve ben Diyarbekir’e yeni dönmüştüm. Tren istasyonunda Vagonlu restorantta yemek yiyorum. Bu Nakif de orada birileriyle bira içiyor. Bira da, orada çok pahalı!
Mayıs ayı Dicle'nin heyecan zamanıdır. O gün mukaddes bir gün, ya miraç, ya da kandil gibi geçmiş zamandır tam hatırlamıyorum. O gün, Kolordudan bir Yüzbaşının eşi ve baldızı ile birlikte yedi kişi Nakif'in Ford marka büyük arabasıyla Sem'anoğlu (Gazi) köşkünün yanına kadar çıkıyorlar. Nihat Bey de o gün Pamuk Köşkü’nde. Ona da diyorlar ki, 'Amca gel rakı iç.' 'Oğlum' diyor Nihat Bey, 'Ben ömrümde içmedim. Bu gün de mukaddes bir gündür siz de içmeyin.' Bunlar dönüp Kırklar Dağı’na doğru gidiyorlar. Epeyce içiyorlar. Dönüş yolunda da sular epeyce kabarmış. Sular on gözlünün başına kadar gelmiş.
Köprüden aşağı doğru uçup arabalarıyla beraber sulara gömülüyor ve boğuluyorlar, Yedisi de ölüyor.
Nakif’in mezarı da Mardinkapı’da Şeyh Muhammed Düzlüğüne giderken Gülşenilerin büyüğü Şeyh Muhammed ül Amidi’nin dört köşe türbesinden 15 metre sonradır. Onu mezara indiren de benim. Bir tarafından mezarcı bir tarafından da ben tutmuştuk. Çünkü Nakif benim sınıf arkadaşımdı."
Müzik öğretmeni ve aynı zamanda folklor araştırmacısı kıymetli Burhanettin Atalay bu konuya son noktayı koymuş ve eksik olan kısımları tamamlamıştır. Asıl türkünün tüm sözlerini ve boğulanları buraya yazayım da artık tartışmalar bitsin diye yorumlıyarak, eksik hususları tamamlamıştır.
Türküde boğulan yedi kişinin adları; Nakif, Yüzbaşı Muzaffer, Astsubay Erbil, Suzan hanım, Müzeyyen hanım ve Müzeyyen hanımın kızları Emel ve Güner. Arabanın kullananı Yüzbaşı Muzaffer, önde Nakif ve Astsubay Erbil. Kadınlar ise arka koltukta oturuyor. Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.