Fettullah Celik
Fettullah Çelik yazdı: Bir veda yazısı | Uçtuğunu sanmak
Birçok kişinin geldiği durumun en kısa özeti.
Yaşadığımız rutinde yaşadığımızı sanmanın gafleti.
Nerden baksan tutarsız.
Ev iş arası bir çay ocağına oturmak bile rutini bozma bahanesi sayılabiliyorken buna nasıl yaşmak deriz!
Tekdüze hayatlar yaşıyoruz. Hadsiz bir rutin daralttıkça daraltıyor içimizi.
Bizbizeliğin bile farkında değiliz.
Çocukluk, gençlik derken ardısıra gelen orta yaş ve sendromuyla yaşlılığa alışıyoruz.
Geriye bakmaya bile zaman bırakmayan tekdüzeliğin akıl almaz hız sınırını bile anlamadan, cildimiz kırışmaya, istenmeyen yerlerde kıllar bitivermeye başlamış bile…
Ne güzel yazmış Nurullah Can:
Odamda solgun bir gün ışığı
Uyanmak istemiyorum dünyaya
Uyumak sonsuz saatlerin yalnızlığına
Sonra bir ilaç bir ilaç daha
Kuşluk vakti, bahçe
…
Yaşlılık ne zor şeymiş diye mırıldanıyorum
Acıyla gülümsüyor yorgun bakkal
Gazeteyi okuyorum ölümler ölümler
Öğle, Bahariye
…
Martılar çığlık çığlığa defne yaprakları
Ben bir köşedeyim kitaplarım sessiz
Uğulduyor yüreğimin tapınakları
Bir aziz olmalıydım ben ya da bir derviş
İkindi, sokaklarda
…
Eve dönüyoruz bütün kuşkuları terk edip
Sorsalar haykırırdım diyor peygamberliğimi
Ben odamı düşünüyorum o Babil bahçelerini
Akşam, ev
Korkak bir şairim ben.
Ova rüzgarlarında üşüyüp
şiirlerini erzak torbasında unutan bir zavallı
Mahzun eşyalar gibi yalnız
Unutulmuş kasaba yolları gibi ıssız
Gece yarısı, tavanda depresyon böceği
…
Uyusam yine bir rüya görsem
Uyansam o sonsuz Arkadya çayırlarında
Elimde serseri bir kargıyla koşsam
Takılsam yine çılgın rüzgarlarıma
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.