Telvin Kardeşlik Özkaya

Telvin Kardeşlik Özkaya

Telvin Kardeşlik Özkaya yazdı: Fitne

Hikmet ehline sorulmuş: “Ölümden daha zor nedir?”

Demişler ki: “Geldiği zaman ölümü temennî ettiren fitnedir.”

Fitnenin Kur'an-ı Kerim'deki anlamlarından bazıları; denenme, imtihan, Müslümanlara uygulanan baskı, sapıklık, sapma, saptırma, düşman saldırısı, Allah'ın kullarına farklı imkanlar vererek birbirine karşı niyet ve tutumlarını ortaya çıkarması, günah, şeytanın hile ve tuzağı, şeytanın zayıf ruhlu kişilere aşıladığı batıl inanç ve kuruntu.

Yaklaşık olarak günlük hayatta kullandığımız anlamlar bunlara karşılık gelmektedir.

Kur'an-ı Kerim'in yanı sıra fitne, hadislerde de büyük bir yer tutmaktadır. O kadar önemlidir ki muhaddisler "fiten" başlığında bölümler yazmışlardır. Eskilerin deyimiyle "fitne öyle bir şeydir ki insanın iyilik ve kötülük hallerinin ortaya çıkmasına vesile olur." Bir madde nasıl ateşe atılarak saf altın ve kalıntılardan ayrıştırılıyorsa, fitneyle yaşanan sıkıntılar da insanların iyi mi kötü mü olduğunu ortaya çıkarır.

Fitnenin hem bireysel hem toplumsal tarafı vardır. Bir insan fitneye düştüğünde günaha ve dalalete bulaşır rüsvay olur, bir toplum da fitneye düştüğünde insanların görüş ayrılıklarına, kavgaların ortaya çıkmasına, toplum huzurunun ve barışının kaybolmasına sebep olur. Sosyal barış ve toplum düzeninin bozulması, toplumsal kargaşa, felaketler ve iç savaşlara ve daha büyük ölçekte büyük savaşlara neden olur.

Şu durumda sormamız gereken sorular şunlardır: Günümüzde hem bireysel hem toplumsal fitnelerden korunmak için ne yapmak gerekir? Uzleti tercih edip ne olup bittiğine bakmamak, "suya sabuna dokunmadan" yaşananlara yorum yapmamak, taraf olmamak insanı fitnelerden korur mu? Müslüman bir kimse korunmak adına çağın aktüalitesinden uzak mı durmalıdır?

Tarih bize kanıtlıyor ki idarecilerin toplumsal kargaşalara bigane kalmalarından dolayı nice yıkımlar yaşanmış, nice nesiller yok olmuştur. Fitneden uzak durmak sosyal barışı sağlamazken , toplumun ıslahı, toplumsal bütün kademelerin çeki düzene kavuşması çağı takib etmek ve yanlışa yanlış, doğruya doğru demekle mümkün olacaktır. Hz Peygamber(s.a.s)'in "Mümin bir delikten iki defa ısırılmaz" hadisi uyanık, yaşadığı devrin gelişmelerine vakıf, hakkı batılı ayıran mümin tarifidir. Uzlete çekilen, sorunlara gözlerini kapatan, saf bir kimsenin tarifi asla değildir. Ortada yaşanan bir zulüm varsa bunun karşısında üç davranış şekli ile karşılık verilebilir. Birincisi zalimin yanında bulunup o zulmün devamını sağlamak, ikincisi zulüm olduğunu dile getirip karşı çıkıp onu durdurmaya çalışmak, üçüncüsü sadece seyirci kalmaktır. Seyirci kalmak işin sonucunun olumsuz olmasını göze almak demektir. Dolayısıyla zulme sessiz kalmak, yaşanan zulme ortak olmak, zalime yardım etmektir. Enfal Sûresi 25. ayet bu son seçeneğin kanıtıdır. "Sadece içinizden zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan fitneden sakının ve bilin ki Allah’ın cezası şiddetlidir."

Buhari'de geçen bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s) Kıyamet kopmadan önce "herc"in çoğalacağını haber vermiştir. "Herc"in ne olduğunun sorulması üzerine de "öldürmedir" diye izah etmiştir. Çağımızda yaşanan zulümlerden, fikri bulanıklıktan, sosyal ve zihni karışıklıklardan, yalan yanlış haberlerden, bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün fitnelerden Rabbimiz'e sığınıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Telvin Kardeşlik Özkaya Arşivi