Fatime Kartı
Fatime Kartı yazdı: Peygamberimizin sorunlara yaklaşım tarzı - 1
Geçen haftadan devamla Buhari ve Müslim’de geçen ilginç bir olayla peygamberimizin sorunlara nasıl yaklaştığını ve nasıl çözüm ürettiğini anlayacağız...
Peygamberimizi ziyarete gelen bir bedevi onun sohbetini dinleyip dua ettikten sonra mescidin bir köşesine geçip bevl etmeye başladı. Bu manzara karşısında sahabeler; düşünmeden , duygusal saiklerle tepki vererek adama engel olmak için bağrışmaya başladılar bir kısmı da yerlerinden kalkıp adama engel olmaya yeltenince Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu; “Adamı kendi haline bırakın (başladığı işini bitirsin). Abdest bozduğu yere bir kova su dökün. Siz kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil.”
Daha sonra Resulullah Efendimiz (sav) bedeviyi yanına çağırdı ve mescidin fonksiyonunu anlatarak bu işin kimsenin görmeyeceği bir yerde yapılması gerektiğini müşfik bir şekilde anlattı.
Basit gibi görünen bu soruna yaklaşım biçimleri şunlardan biri olabilir
1- Görmezden gelme
2- Sahabelerin yaptığı gibi tepkisel davranarak saldırma men etme
3- Şikayet etme “şu insanların haline bak. Bu da insanlık mı? Ne cehalet” vs.
4- Peygamberimizin davranışı olan soğukkanlı, düşünerek ve muhatabın durumunu göz önünde bulunduran hikmetli, akılcı gerçek çözüm
İlk akla gelen üç yaklaşım biçiminin tümü sorunu çözmekten ziyade yeni sorunları da beraberinde getirirler. Oysa bir sorunu çözerken yeni sorunlara sebebiyet vermişseniz aslında sorunu çözmemiş, çözmüş gibi davranarak kendinizi aldatmış ve gerçeklerden kaçmışsınız demektir.
4. şık olan Sevgili Peygamberimizin yaklaşım biçimini tahlil ettiğimizde, şu ana kadar kendimizi bu noktada değerlendirip değerlendirmediğimizi sormamız ve sorunlara bakış açımızı gözden geçirmemiz gerektiğini anlıyoruz. Ayrıca objektif olmak, iyimser ve sabırlı olmak, çözüm üzerinde sakince düşünmek, duygusal davranmamak gerektiğini de öğretiyor bize sevgili peygamberimiz.
Tam da burada ifk hadisesi aklımıza geliyor. Bu hadise Allah Teala’nın sorun çözmesine örnek teşkil ederken aynı zamanda Peygamber efendimizin de netameli bu sorun karşısında duruşuna örnektir. Çok merhametli olan Rabbimiz sorunu çözmek için neden tam bir ay bekledi diye merak ediyor insan. Oysa olay meydana gelir gelmez bunun münafıkların bir uydurması olduğunu ortaya koyup herkesi rahatlatabilirdi. Her sorunun bir çözüm süreci vardır. Bazen sorunu çözmek için hemen dalmak daha kötü sonuçlara sebep olabilir. Sorunun parçası olan insanların sorunu tanımalarına ve çözme girişimlerine fırsat tanımak gerekir. Yüce Rabbimiz ifk hadisesinde bunu yaparak Müslümanların hata yapmasına fırsat vermiştir. Böylece benzer bir sorunla karşılaştıklarında daha deneyimli ve güçlü bir duruş ortaya koymalarına olanak sağlamıştır.
Özellikle çocuklarımız söz konusu olunca soğukkanlı davranmakta zorlandığımız, duygularımıza kapılarak hata yapma haklarına saygı göstermediğimiz, onlar bizden yardım istemeden müdahil olduğumuz bir gerçek. Bu durum çocuklarımızın güvensiz ve beceriksiz şahsiyetler olmasından başka bir işe yaramaz. Yine ifk hadisesinde yüce mevlamız bize sorunlardan korkmamamız gerektiğini öğretmiştir. Çünkü hadise ne kadar büyük olursa olsun bir çözümü mutlaka vardır. Yeter ki panik yapmayın kendinize güvenin, çözümden yana olun ve yeterince çaba gösterin...
Şimdi dönelim kendimize; sorunlar karşısında ne yaparız?.. İtiraf edelim ki Çoğu zaman üç yanlış şıktan birini tercih ederiz ancak bu üçü de en hafif ifade ile duyarsızlık ya da kendine mazeret bulma çabasından başka bir şey değildir. Bu üç seçeneği tamamen eleyip rafa kaldırdığımızda bazen küçük bir adım çözüm olabilir.
Yıllar önce bir kardeşimin yaptığı tespiti hiç unutmam. Şöyle diyordu: Bir apartman dairesine gelin gittim. Komşularımdan hiçbiri hayırlı olsun demek için bile kapımı çalmadı. Kimse ile ilişki kuramadan ikinci bir eve taşındım. Burada da aynı sonuçla karşılaştım, derken üçüncü... Sonuç yine değişmedi. Durup düşünmeye ve kendi kendime konuşmaya başladım, bu hep böyle mi devam edecek, şikayet etmek durumu düzeltmiyor, onlar bir hata yaptıysa bu; benim de aynı hatayı sürdürmemi gerektirmiyor. İlk adımı benim atmam bana bir şey kaybettirmez. Ani bir karar vererek pişirmiş olduğum bir tabak kekle komşumun kapısını çalıp kendimi tanıttım ve hayretle gördüm ki aslında herkes benim yaşadıklarımı yaşamış. Kapısı çalınmamış, şikayet etmiş ama o da kimsenin kapısını çalmamış. Öncekiler sonra gelenin kapısını çalmamışlar sonra gelenler de yeni gelenin… Aslında sanki her biri kendinden öncekinin kurbanı olmuş gibi. Peki, kim suçlu? Yada illa suçlu mu aramak gerekiyor. Suçlu ararken kendi kabahatimizi unutuyor muyuz? Birbirini suçlayan ama çözüm olmak için girişimde bulunmayan insanlar topluluğu haline mi geliyoruz acaba!.. Eğer güzele özlem duyuyor, daha güzel bir dünyada yaşamak istiyorsak ilişkiyi kuran, geliştiren, güzelleştiren taraflardan biri de biz olduğumuza göre bir adım atmak bir tebessüm olmak bir çözüm olmak durumundayız.
Çözümün parçası olmak için doğru ve çözüm odaklı sorular sormak gerekir. Neden ben yerine bu durumu nasıl kullanabilirim bakış açısını geliştirmek gereklidir. Çünkü doğru sorular sınırları aşarak başarıya ulaştırır. Neden böyle bir çocuğa sahibim yerine bu sorunun üstesinden nasıl gelebilirim, çocuğumun iyi yetiştirmek için ne yapabilirim daha doğru bir yaklaşım olsa gerek.
Aslında sorun sandığımız şeylerin çoğu gerçek değil sanal sorunlar olabilir. Bir kısmı da sınırlarımızı koyamadığımızdan bize ait olmayabilir. Acaba günlük yaşantımızda sorun olarak gördüğümüz birçok şeyin aslında sorun olmama, zihnimizin ürünü olma ihtimali yok mu sizce?..
“Andosun ki sizi biraz korku ve açlıkla birde mallar, canlar ve ürünlerden eksilme ile deneriz. Sabredenleri müjdele.” (Bakara/155)
İşte merhametlilerin en merhametlisinin bize hayatı özetlemesi, sorunsuz hayat isteyenlere yada şikayet edenlere cevabı ve sorunlar listesi...
Hayat bir imtihandan ibarettir. Başımıza gelen her türlü olumlu ve olumsuz durumda itidali korur, bizim yada yakınlarımızın başına gelen sorunlara soğukkanlı yaklaşıp şikayet etmek yerine çözüm olmaya çalışırsak imtihanı başaranlardan olacağız vesselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.