Fatime Kartı
Fatime Kartı yazdı | Tarihin gölgesinde vaaz kürsüsünde
“Tarihin Gölgesinde Vaaz Kürsüsünde” projemizi değerlendirmek üzere projeyi yürüten hocalarımızla bir aradayız. Her birinin yüzünde bu güzel hizmeti yürütmenin sevinci ve onuru okunuyor.
Bu kadim kentin iki kadim ve mukaddes mabedi; Hz. Süleyman ve Ulu Cami’de halkımızla buluşmak, onlara bu mekanlarda Yüce Rabbimizin mesajlarını ulaştırmak gerçekten tarif edilemez bir mutluluk ve heyecan katıyor insana. Hele sıra projeyi değerlendirip fikirlerini ve kazanımlarını anlatmaya gelince her birimizin gönlü sevinçle coştu.
Gün geçtikçe vaazlarımıza olan ilginin artması, hanımların heyecanla vaaz vakitlerini takip etmesi, cemaatin iltifatları, olumlu dönüşümler, değişimler...
Onları dinlerken bu projeye ilk başladığımız zamanları düşündüm, arkasından her şeyin sabır ve azimle yerine oturacağına olan inancım tazelendi.
Her halde mesleğimizin en güzel taraflarından birisidir böyle mekanlarla hemhal olmak. Allah’ın evi olan bu mekanlar bütün müslümanlara ait elbette. Zira mescitlerin en güzel yanlarından biri insanların hür bir şekilde istediği vakitte girip çıkabilmeleri.
Kapıyı çalmadan, kimseden izin almadan direkt. Çünkü cömertlerin cömerdi Allah’a nispet edilmişlerdir.
Kimse bir diğerinden izin almak durumunda değil. Hiç kimse diğerine göre daha hak sahibi değil, orada görev yapan imam da orayı inşa eden de oraya gelen cemaatte eşittir bu konuda…
Ama biz din görevlilerinin bir farkı var. Bu mekanlarda görev yapmak, proje yapmak, vaaz ve irşatta bulunmak, Allah’ın kelamını ve Rasulunu insanlara anlatmak... Rasulullah’ın Mescidi Nebevi’de yaptığı gibi. Yüce Rasul mescid-i Nebevi’i inşa ettikten sonra yürüttüğü çalışmalarla mescidi toplumunun merkezi haline getirdi. O gün bu gündür oluşturduğu model, bütün mescitler için örneklik oluşturdu. Her ne kadar model almada zaman içerisinde sapmalar, tahrifler olsa da asıl itibariyle bu tür çalışmalar yapmaktaki hedefimiz bu modele geri dönmeye katkıda bulunmaktır. Dev
Bu anlamda her Müslümanın hayatında mescitlerin önemli bir yeri vardır. Benimde hayatımda Hz. Süleyman ve Ulu Cami çok özel yeri olan mekanlardandır. Hassaten Hz. Süleyman. Sevgili anneciğimin bolca hatıralarını barındırır bu mabet. Cuma akşamları ikindiden sonra biz evlatlarından bir ya da ikisini yanına katarak Hz. Süleyman’ın yolunu tutuşu, oradaki gariplere hediyeler verişi daha dün gibi aklımda. Çoğu zaman evde, kalabalık ailemize kendisi imamlık yaparak teravih namazı kıldırırken bazı Ramazanlarda teravih namazını Hz. Süleyman cami ’inde kılmaya özen gösterişi bu gün gibi gözlerimin önünde. Yer bulamama endişesi ile hızlı hızlı iftarını açışı, daha iftardan önce demlediği çayın yarısını telaşla ayakta yudumlayışı ve caminin yolunu tutuşu...
Hz. Süleyman Camii’nde böyle faaliyetlerin yapılmasına halkımızın fazlası ile ihtiyaç duyuyor olması, bizi harekete geçiren en önemli amildir şüphesiz. Ancak bu yapılan çalışmaların bana, dile getiremediğim özel duygular yaşatmasının altında biraz da bu anılarımın etkisi olsa gerek diye düşünüyorum. Garip ama sanki anneme karşı da bir minnet borcu yerine getirmiş gibi hissediyorum.
Hz. Süleyman Camii bende annemin hatıralarını canlandırırken Ulu Cami babamı hatırlatır ve yaşatır. Yatsı namazını çoğunlukla orada kılarken sabah namazlarına uzun yıllar istisnasız gider, günlük cüzünü İmam Hafız Ali’nin sesinden takip ederek okurdu. Zaman zaman onun camiden gelişine tanık olduğumda, yüzündeki aydınlık tebessümü, Kur ’anın onda oluşturduğu enerji ve sevinci fark ederdim.
Temennim bu mekanların bende oluşturduğu manevi atmosferi ve zenginliği günümüz çocuklarının da yaşaması. Lakin bu durum ancak yaşanmışlıklarla mümkün. Bir anne, çocuğunun elinden tutarak camilerimizin yolunu tutarken, vaizlerimizin o tatlı sohbetini dinlerken evladının ruhunda nasıl izler bırakmaya vesile olduğunu hayal bile edemez. Tıpkı annem gibi, tıpkı diğer saliha annelerimiz gibi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.