Büyük Hac Öğretimi 4

Hac...

Yerine getirilmesi zor olduğu gibi anlaşılması çok daha zor ibadet...

Onu anlamak ve teslim olmak için ya çok yüksek ruhi bir potansiyele ve zekaya veya engin bir teslimiyet içerisindeki imana sahip olmak gerek diye düşünmemek elde değil. İkisine birden sahip olarak hac etmek... Ne muazzam olur kim bilir!..

Arafat'ta kendine yolculuk yapan, rabbini tanıyan, vakfelerde kendine gelen, uyanışa geçen hacıyı bekleyen çok önemli bir görev daha var.

Şeytan taşlama...

Hac menasikleri içerisinde Belki de anlaşılması en zor olanı.

Aslında bayram yapman gereken gün, ilk gün; Akabe cemresine yedi taş. Bu taşlar gelişi güzel toplanmış olmamalı, özenle seçilmiş, hatta mümkünse belli bir yerden, Müzdelife'den toplanmış olmalı, belli büyüklükte ve temiz. Yani hazırlık iyi yapılmalı.

Birinci gün neden sadece bir şeytan?

Ya da toplamda neden üç şeytan?

Neden her birine yedi taş?

Neden üç veya dört gün peş peşe?.. Aslında sorulacak o kadar çok soru var ki Hepsinin de cevabı insan kadar derin... Ve ayrıca her hacının kendisine has olanı da var tabii...

Muazzam bir durum bu. Üç veya dört gün boyunca ürkütücü büyüklükte insan seli, şeytan taşlıyor. küçük, büyük, orta, insi, cinni, dışarıdaki, kendi nefsindeki... Ne bileyim işte!.. Şeytanlar o kadar çok ki, her bir insanın zaafları kadar...

Hacı, büyük bir heyecanla silahlanıyor en büyük düşmanına karşı mermilerini hazırlıyor, cihada çıkıyor, yol boyunca düşmanının ve kendisinin zaaflarını hesaplayıp, atacağı mermilerin boşa gitmemesi gerektiğini düşünüyor. Düşündükçe bilinci açılıyor, tazeleniyor. Düşmanına yaklaştıkça heyecan artıyor. Nihayet nişan alıyor. Üstelik akıllara durgunluk verecek büyük bir ordu ile hareket ediyor, yalnız değil, ama hayır aslında yalnız. Zira hiçbirinin attığı merminin diğerini kurtarması mümkün değil. Büyük bir ordu, sayısız mücahit, belirlenmiş hedefe nişan alıyor. Sayısız mermi atılıyor. Her nefer çok önemli olduğu gibi her birinin attığı tek mermi de çok kıymetli. Hiçbiri hedefi şaşırmayacak, boşa atılmayacak kadar hemde. Evet ordu alabildiğine büyük, düşman tek ama her nefer ayrı ayrı düşmanı vurmak zorunda. Bu nasıl bir savaş yarabbi!.. Kocaman bir ordu ile hareket ediyorsun. Büyük bir güven içinde olman gerek, evet öylesin de zaten, lakin vazifeyi savsaklarsan ordunun sana hiçbir faydası olmayacak. Çokluğa güvenmemek gerektiği gibi düşmanını küçük görmekte perişan edebilir seni.

Bu düşman hiçbir düşmana benzemiyor zira. Rabbimizin bize ayrıntılı bir şekilde tanıttığı, bizi saptırmak için pusuda bekleyen hiçbir zaman pes etmeyecek olan, Adem'e yasak ağaçtan yediren ezeli düşman. İnsanoğlu yeryüzünde var olalı beri ona musallat olan şeytan. Onları saptırmaya and içmiş. "Andolsun ki senin dosdoğru yolunun üzerinde oturacağım Sonra onlara önlerinden arkalarından sağlarından ve sollarından sokulacağım..." (Araf 16) Müstakim yolun üstünde oturan insanın zayıf anını ve yanını kollayayıp oradan giren, ne yapıp edip onu müstakim yoldan saptırma gayret ve ümidinden hiçbir zaman vazgeçmeyecek olan.

Ne demek sağdan soldan arkadan önden yanaşması?

İnsan...

Bir yönüyle şeytan, diğer yönüyle ilahi olan. Eğer şeytani özelliklerimiz olmasaydı O, hiç bize yanaşabilir miydi? Şeytan insana o kadar çok yanaşıyor ki her cihetten sarabiliyor kimilerini. Sağ, sol, ön, arka; çepeçevre kuşatabiliyor. Bu duruma gelmiş olan insanı artık tamamen şeytan yönlendiriyor, her yönden sarıyor onu, her an fısıldıyor ona. İşte budur hannas. Hissettirmeden, sinsice sokulan. Öyle ki her yanından sarılan insan artık baştan aşağı şer kesiliyor şeytan kesiliyor. Şeytandan daha şeytan oluyor. Lakin farkında değil durumunun. Şeytanla savaştığını zannederken kendisi şeytanlaşmış. "Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytanı musallat ederiz ki artık o onun ayrılmaz arkadaşı olur" (Zuhruf 36)

Aetık bir çok sorunun cevabını bulmuş olmalısın.

Şeytan taşlama, seni çepeçevre kuşatmaya çalışan, belki de kuşatmış olan hannasa karşı senin de uyanık olarak savaş açmandır. Hiç ara vermeden hemde. Çünkü su uyur, ama hannas asla. Kendini ve düşmanını çok iyi tanımak zorundasın. Büyük bir savaş içinde olduğunu bir an bile aklından çıkarmadan yaşamalısın. Bu savaş insan kalma. İnsan olma savaşıdır unutma!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatime Kartı Arşivi