Ali Rıdvan Demirkapı Yazdı: Kaçıncı Yüzyıldasınız?

Günümüz dünyasında bilim ve teknolojide hızla gerçekleşen ilerlemeleri, ilgilileri bile takip etmekte zorlanmaktadır. Bu hızlı değişim, dönüşüm ve ilerlemeyi takip edemeyen geri kalmış toplumlar, zaten gerisinde kaldıkları toplumların daha fazla gerisinde kalmaktadırlar.

Geri kalmış coğrafyalara hakim olan klasik savaş iklimi, gelişmiş toplumlarda ilkel görülerek birer birer terk edilmektedir.

Küresel büyüklükte şirketlerin, kimi devletlerden daha büyük nüfuza sahip oldukları ortadayken geri kalmış toplumlardan devlet kurabilmiş olanların hâlen devleti kutsamaları, ilerlemenin ve gelişmenin sembolü olarak devleti görmeleri, devlet kuramamış olanların ise hâlen devlet kurmak için klasik savaş yöntemlerini kullanmaları yapılabilecek büyük stratejik hatalardan biridir.

Gelenekçi toplumlar hem yaşam şekillerinde hem de ticaret, siyaset, hukuk, eğitim, sanat ve bilim gibi alanlarda yeniliğe, değişime ve ilerlemeye kapalıdırlar. Öncelikle kendi kafalarına yerleştirilen eskimiş düşünce kalıplarından kurtulmalıdırlar ki gelişime, farklı fikir ve yaşam tarzlarına açık bireyler haline gelebilsinler.

Uluslararası ticaretin, büyük şirketlerin kontrol ettiği sermayenin ve bu sermayeye bağlı olarak yönetimde sahip oldukları nüfuzun genişliği ve hızlı ilerleyişi klasik devlet anlayışlarını eskitmeye başlamışken, devleti kutsamanın veya devlet kurmak için mücadele etmenin vakit kaybından başka bir şey olmadığı ileride anlaşılacaktır.

Bir toplum, kendi varlığı ile kendi kültürünü yaşatmayı, bunları dünyaya duyurmayı ilkel yöntemlerle değil; bilim, teknoloji ve sanat ile gerçekleştirmelidir. Tarihte bu düşünceyi yöntem kabul ederek gerçekleştiren toplumlar başarıya ulaşmış ve varlıklarını tüm dünyaya kabul ettirmişlerdir.

Elbette ki bu kolayca başarılacak birşey değildir. Baskı altında olan toplumlarda, bu ilerlemelerin sağlanması için öncelikle bir zemin hazırlanması gerekir. Bu zeminin hazırlanmasının önündeki engeller tespit edilerek, öncelikle tespit edilen engellerin çözümü için mücadele verilmelidir. Ancak eleştirdiğim nokta imkanlar kısıtlı olsa bile bilim, teknoloji ve sanat gibi alanlarda mücadele etmek gerektiği açıkken ilkel yöntemlerin hâlen geri kalmış toplumların sözde aydınları tarafından kutsanmasıdır.

Bir sanat eseri, binbir çeşit tank ve tüfekten daha çok etki yaratabilir.

Örneğin bir coğrafyada yaşanan trajedi, yaşanan ölümler ve/veya esaret başarılı bir sinema filmi, bir tiyatro oyunu veya sanatın diğer dallarında yaratılacak eserler ile tüm dünyaya duyurulabilir ve o duygu insanlara aktarılabilir. Bunun doğal sonucu olarak uluslararası bir kamuoyu oluşturulmuş olur.

İnsanlığın ilerlemesi, refah seviyesinin yükselmesi ile doğru orantılıdır. Tarih boyunca da genellikle zenginlikleri elinde bulunduran toplumlar ilerlemişlerdir.

Günümüzde klasik ticaret anlayışının hakim olduğu devletler çağın gerisinde kalmışlardır. Söz konusu devletlerin aylarca emek ve zaman israfı yaparak elde ettikleri değerleri, gelişmiş devletler bir bilgisayar programı ile oldukça kısa bir zaman diliminde elde edebilmektedirler. Aslında çağın gerisindekiler; kendi cehaletlerinden dolayı köleleşmişlerdir. Daha acınası olan ise köleliklerinden habersiz olup kendilerini özgür ve bağımsız zannetmeleridir.

Her insanın, içerisinde bulunduğu topluma, dışarıdan bir gözlemci olarak bakarak şu soruyu sorması gerekir: "Acaba şuan da kaçıncı yüzyıldasınız?"

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi