Halil Yaman yazdı: Halil Cibran

19. Yüzyılda daha hayatının baharını yaşayan, iyi bir ressam aynı zamanda iyi şair olan Lübnanda doğan yazar, ölmeden önce sürgün bir hayat yaşayan , öldükten sonrada meczuplar defnedildiği manastırın bahçesinde kemiklerini çalarak kayıplara karışmıştır. Çalınan kemikler kim bilir sürgünlük hayatını nerde devam ediyordur... Mezarın üstünde yazılan Cibranın bir sözü şöyledir: "Gözlerinizi kapayın ve bakın etrafınıza, beni göreceksiniz ben yanınızdayım.'' 1920' nin sonlarına doğru yeni bir eser yayınlayan Halil Cibran, bir kış gecesinde dışarı çıkar ve Central parka gider . Yanına gelen polisler Cibrana nereli olduğunu sorar bu polislerden bir tanesi ona şöyle der. Sizin oradan bir yazar var, ne zaman kitapları evime girdi, eşim bana itaat etmeyi bıraktı, artık benimle tartışabiliyor. Sanırım o yazarın ismi Halil Cibrandı , hiç duydun mu, bu adamı ? Der Cibranda cevap olarak: Evet duymuştum der.”

Ermiş

Demirden Örülen bir geminin, denize yelken açmış ,ona erişilen son çalkantılı su ile bir topluluğa seslenen Kitaptada isminden çokça bahsedelin El Mustafa adında (Ermiş)... Peygamberler diyarı Ortadoğu'da Orfelas halkına seslen El Mustafa , toplumun soru ve cevap ile doğrunun ve yanlışın gösterdiği bazı tinsel olaylara değinerek insanlara seslenmiştir. Toplumun diline, ırkına, cinsiyetini, ayırmaksızın bir çatı altında kardeşçe yaşamalarını her konuda bireyin

Tanrısal benliğine ulaşması için onlara doğru yolu açıklıyordu . Arap belegatı ile sembolik şeylerden uzak bir hayat yaşan Cibran, Ermiş karakteri ile kitapta tebliğ etmesiyle okurlarına bazı toplumsal kurallarının önüne geçmesi için

Farkındalık yaratmaya çalışmıştır. Yazar küçük yaşta bir rahibin yanında dini dersler görmesi ve ülkesinden sürgün hayatını yaşasa bile “Ermiş Kitabında” önümüze çıkan bazı kuralara özelikle değinmiştir . Hz Musa kısasında göreceğimiz gibi on emirlerine benzeyen ve kitapta benzer kurallar yer alması , açıkçası İslamiyet’te ve Hıristiyanlık ta bu dinlerin klavuzu olan Kur’an ve İncil gibi kadim ve kutsal kitaplarda da geçerek hem toplum için hemde dünya değişimi gibi emirler ve kurallara değinilmiştir. Halil Cibran her ne kadar toplum üzerinde bir peygamber müjdecisi yazıyor olsada bu kitapta da bazı kesimlerde Hz Muhammed ( sav) olduğunu bazı kesimlerde ise Hz İsa'nın müjdelendiği konuşuluyor. Yazarın daha çocuk yaşta Hiristiyan bir ailede büyümesi Hz İsa’yı kitaptada daha belirgin bir rol oynadığını söyleyebiliriz . Nitekim “Ermiş Kitabının” son sayfalarına yaklaşırken bize bu kitapta kimden bahsedildiğini ip ucunu veriyor. " Yalnız El Mitra sessizdi...siste kaybolana kadar gemiyi izledi sadece. Ve insanlar dağıldığın da , o hala limanda yalnız duruyordu. Kalbinde El Mustafa'nın şu sözleri yankılanıyordu: Bir süre sonra rüzgara yaslanıp biraz dinleneceğim ve başka bir kadın bana gebe kalacak." ( Sayfa 152) Ermiş kitabının devamı niteliğinde olan “Ermişin Bahçesi “olarak karakterleri bu kitapda devam eden Halil Cibran , seçilmiş ve sevgili olan El Mustafa on iki yıl arayla yüreğinde eve dönen bir hava, sesinde ruhani bir

arayış , denizle bir kez daha doğduğu adaya geri dönme telaşı vardı. Bilgelik ve kutsallığı ön planda devam edip Sade ve yalın bir dille yazan Cibran , okuyucuyu her iki kitapda harmanlayıp kitabin içinde kendilerine bir yer aramaları için düşüncelerle bırakıyor. “ Ermiş ve Ermişin Bahçesi” kitaplarını romantik imgelerle süsleyen yazar .

Ermiş kitabın ardından Ermişin bahçesi çıksada yazarın o yıllarda vefat edildiği için vefatından sonra basılmıştır .

yazıma son vermeden önce satırlarımı Halil Cibranın şiiri olan ey kavmimle bitirmek istiyorum iyi okumalar .

Halil Cibran Ey Kavmim

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine.

Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvın.

Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın.

Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını,

Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını , ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına.

Tanrı'ya yakarır ama firavunlara taparsın.

Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin.

Ey kavmim...

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Korkarsın kendinden olmayan herkesten.

Ve sen kendinden bile korkarsın.

Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın.

Hazreti İsa'yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın.

Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar

Geceleri koynuna girmeye çabalarsın.

Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı bilirsin.

Hazreti Davud için üzülür ama Golyat'ı tutarsın.

Ey kavmim...

Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Dönüp de bakmazsın ölülerine.

Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvın.

Ama sen kendi acına da yabancısın.

Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin.

Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın.

Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin.

Ve nefret edersin dilencilerden.

Utancı bilir ama utanmazsın.

Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen.

Ey kavmim...

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın.

Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın.

Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin.

Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin.

Hazreti Hüseyin'in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın.

Muaviye'ye kızar ama ayaklanmazsın.

Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun.

Ey kavmim...

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.

Ölülerine dönüp de bakmazsın.

Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin.

Ama arkana baktığın için taş kesileceksin.

Ve sen kendine bile ağlamayacaksın.

Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin.

Musa önünde Kızıldeniz'i açsa o denizden geçemezsin.

Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın.

Ey kavmim...

Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halil Yaman Arşivi