
Halil Yaman
Halil Yaman yazdı: Yabancı
Tarih, 2003 bir hazan gecesinde şahit olduğum ve gözlem sonucu ortaya çıkmış masum bir karaktere bürünerek, kelimelerimin en tarihsel geçmişiyle sizi bir umut yolculuğuna uğurlamak isterim sevgilerimle.
Saat 02:45 odamın içi bir hayli umut dolu. Bir gece herşeyden habersiz evimin penceresine bakan parkın içinde oturan bir yabancı, halinden anlaşılması için daha önce yaşanmış bir empati duygusu var olsa gerek. Tüm hırsını ve nefretini o saatte sığdıran, hüznün kollarında kendini bırakmış, hıçkıra hıçkıra ağlayan bu yabancı...
Cam kenarından onu izlediğim saatler, ruhuma sızan o his bir pencere kenarında onunla göz göze gelmek...
Mevsimlerin insanlar üzerindeki ruh değişimleri gecenin karamsarlığına perde açan gök gürlemesi bir hayli içimi ürpertiyordu.
Manasız bir anlam ve sahnedeki tüm ışıkların o ana kapanması bir an kendimi 16 yaşında bir ruh haline büründüğümü hisseder oldum. Anlaşılan benim kalemimi garipsemişti o duygu. Rüzgar soğuk eserken odama benim içim sıcak esiyordu o yabancıya. Bir umut vadetmek İsterdim odamda bulunan sayfalarca dolu umutlarla. Erişmek için uzatsam da elimi yüzüme doğru koyup afalladım bir anda.
Çok zor bir savaşın tanığı olmak benim için kabul edilmeyecek kadar tarifsizdi. Bir gurur sokması gibi uzaktan hissedilen bu yakınlık bağırıp seslenmek istesem de ona telef edilmiş bir gençliğin hatırasında
kalemim ondan habersiz ona şahit olacaktı.
Saatler ilerlerken hislerime bir an önce güneşin doğmasını nede çok isterdim. Oysa güneş bile kendine hiç bir zaman doğmak istemezdi.
Yabancı
Ölmek kaç dirheme bedel?
Kaç acı ruhu hissizleştirir?
Herşeyin yoksunluğu,
bir baba şefkati eksilir yürekte.
Belkide çocukluk yoksunu
bir ruh filizlenmiştir acıya.
Kadere kaç mermi sıksan içindeki nefreti dindirir.
Soyu sopu olmayan bir hissin hangi çağa sığdırılmış geleneği .
Şimdi bir bankta oturan yabancıya kim dağıttı seni .
Kim kırdı kanadını yada hangi acıydı paylaşamadın hüzünlerini.
Doğrusu kim görecek sıska ve elini çenesine koymuş yabancıyı.
Hangi çağın insanı derin yarayı hisseder .
Anlaşılmayan bir bedende ruha haykırmak...
Kültürün beyinde yozlaştığı,
gecenin zifirine çırpınan bu his.
Kelimelere sığdırılmayan saatler.
Her defasında ruhu bıçak darbesiyle deşen .
Ve deştikçe kemiklerde hissedilen acı.
Biraz kan
birazda gözyaşı .
Kandırıldı iki söze çocukluğu.
Yaşayamadı sevinçlerini,
her haliyle gizlenen mutsuzluğu.
Halil Yaman yazdı | Kendini Bil
13 Kasım 2024 Çarşamba 18:45Halil Yaman yazdı: Toplum içindeki fikirler
20 Ağustos 2024 Salı 00:30Halil Yaman yazdı: Çağın özeti
15 Ağustos 2024 Perşembe 00:30Halil Yaman yazdı: Sabahın Eşiği
08 Mayıs 2024 Çarşamba 00:30Halil Yaman yazdı: Ahmed Arif
04 Mayıs 2024 Cumartesi 00:30Halil Yaman yazdı: Halil Cibran
25 Nisan 2024 Perşembe 00:30Halil Yaman yazdı: Kendi Seçimi Olmadan Mutlu Olabilme Sanatı
17 Nisan 2024 Çarşamba 00:20Halil Yaman yazdı: Stefan Zweig ve bilinmeyen bir kadının mektubu
05 Nisan 2024 Cuma 00:10Halil Yaman yazdı: Didem Madak derki ;
30 Mart 2024 Cumartesi 00:20Halil Yaman yazdı: İnsanın aynası!
19 Mart 2024 Salı 00:00




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.