Sur’daki yıkım ve basının yadsınamaz rolü

Surlardaki yıkım ve taşlarının yerinden sökülerek satılmasıyla ilgili haberler geçen hafta sonundan beri gündemde.

UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan ve dünyada benzeri olmayan eşsiz yapının durumu içler acısı.

Haberlerin sosyal medyada yayılmasının ardından Valilik konuyla ilgili tahkikat yapıldığını açıkladı.

Surları tahrip edenler şahısların emniyet birimlerince gözaltına alındığı belirtilerek, “Diyarbakır’ın kalbi ve İnsanlık tarihinin tanığı Sur’ları tahrip edenler emniyet birimlerimizce gözaltına alınmış ve haklarında adli tahkikat başlatılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Güzeloğlu, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi tarafından 13.500 milyon TL yatırım bedeli ile Surların ve Burçların bakım ve onarım ihalesine çıkarılacağını açıkladı. Surların ışıklandırılmasının da projelendirileceğinin altını çizen Güzeloğlu, 2020’nin ilk çeyreğinde ihaleye çıkarılacağını açıkladı.

Birçok kurum, kişi açıklamalarda bulundu.

Bunlardan en dikkat çekicisi kısa adı DİERG olan Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi’nden geldi.DİERG, Diyarbakır Surlarına ait taşların alınarak başka mekanların oluşturulması ya da başka mekanlarda aksesuar olarak kullanılmasının ‘tarihi eser kaçakçılığı’ olduğu ifade edilerek 2683 sayılı Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Kanunu‘nuna göre bunun suç olduğu hatırlatıldı. Açıklamada sadece taş almak, taşımak ve kullanmak dışında, taşların Sur dışında bir yerde gördüğü halde yetkililere bildirmemenin de ayrı bir suç olduğu belirtilerek, bakanlığın ilgili kanunun 9. maddesinde bunun 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin liraya kadar para cezasıyla cezalandırılacağının belirtildiği aktarılarak, cezalandırılmalarını istedi.

Her şeyden önce böylesine hassas bir konuda hemen kamuoyu oluşması sevindirici.

Ancak haber konusu haline geldikten sonra gündemleşmesi ve soruna el atılması acı.

Tüm bunları yan yana koyduğumuz zaman ortaya çıkan farklı bir manzara var.

Birincisi basının gücü. Oluşan kamuoyu sayesinde partiler üstü bir hassasiyet yaratılması ve bunun yaptırım gücü kanıksanamaz.

İkincisi ise basın gündeme getirmese; kentteki ilgili tüm kurumların (Vakıflar, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Büyükşehir, Belediyesi, Sur Belediyesi, Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere); ne kadar kentten habersiz olduğu gerçeği.

Bunun üzerinden oluşan yıkımı ve rantı işletenlerin ne kadar rahat hareket ettiği gerçeğinde kentteki tüm ilgili kurumların da sorgulanması lazım aslında.

Aslında tüm bu etki-tepki silsilesinin içinde en dikkat çekici yan basının oynadığı rol olsa gerek. Bir o kadar da sivil toplum örgütlerinin olaya sahip çıkması önemli.

İki dinamik gücün olumlu yönde kullanılmasının kente sağladığı faydayı umarım diğer kurumlar da layıkıyla yerine getirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarık Othan Arşivi