“Okumanın cezalandırıldığı tek ülke!” diyen öğretmenler, memurlar, doktorlar vesair okumuşlar kendi maaşlarının yerinde saymasına tepkili!

Asgari ücret 11.402 TL olduğu Türkiye’de; memur maaşı 11.500 TL, öğretmen maaşı 12.000 TL, mühendis maaşı: 16.000 TL, doktor maaşı: 19.975 TL, işçi maaşı 24.000 TL’de kaldı.

Denkleşmede öğretmen, mühendis maaşları dışında denkleşme aynı değil. Ancak devlette işçi kadrosundaki maaşın asgari ücretin iki katından fazla olması dikkat çekici.

Bu ne kadar doğru? tartışılır.

Genel bir memnuniyetsizlik her zaman var ve haklı da.

Ancak geliri neredeyse sabit kimi özel sektördeki küçük işletmeler zorlanacak gibi.

Asgari ücret alan bir çalışanın işverene maliyeti SGK, tazminat vs giderlerle birlikte yaklaşık 16 bin TL.

Küçük işletmeler açısından dibinden kalkılması zor bir durum.

Bununla kalmayacak tabi bu maliyet artışı beraberinde akaryakıtta sürekli yükseliş çarşı pazara da yansıyacak.

Daha gelmeden eriyecek maaşlar.

Aşağı sakal yukarı bıyık.

Memnuniyetsizlik de buradan başlıyor. Asgari ücrete ve akaryakıta yapılan zamlar girdi maliyetlerine olduğu gibi yansıtılıyor.

Ekmeğe, ete, bilumum tüm gıda kalemleri için hatırı sayılır bir mazeret var önlerinde.

Zamlar kapıda…

Yeni ekonomik yönetimiyle işe koyulan hükümet/iktidar nasıl tedbirler düşünüyor, bilemiyoruz.

Kiraların kontrol altına alınması dahi kontrolsüzlüğünü açıkça gösterirken diğer kalemlerde neler yapılacak?

Bekleyip göreceğiz.

Ancak görünen köy kılavuz istemiyor.

İş çığırından çıktı artık; aldığını cebine henüz girmeden zammın zammına hazırlanıyor vatandaş.

Ülkenin asıl sorunu, kaynaklarının, zenginliklerinin, işgücünün çarçur edilmesi.