Fettullah Celik
Felaket, dayanışma ve hukuk
Fettullah Çelik
Öyle bir felaket ki ne anlatılır, ne de resmedilir.
Diyarbakır’dan Adıyaman’a gittiğimde depremin büyüklüğünü anladım, oradan Maraş ve Hatay’a gittiğimde ise büyüklüğünün, şiddetinin görünürlüğünden dehşete düştüm.
Her bir yerden diğerine her biri başlı başına büyüklükte deprem manzaraları.
Rezidansından, çeperindeki yapılara kadar her yere etki etmiş bir deprem.
Satılan daireelerin fiyatı; dudak uçuklatan paralarla alınan dünyanın en pahalı mezarları yapılar.
İnsanların yaşadıkları acılar, binlerle ifade edilen can kayıpları karşısında dehşete düşmemek elde değil.
Dehşetin içinde içimizi ısıtan tek şey insan dayanışması.
7’den 70’e müthiş güzellikte bir dayanışmayla sarılacak acılar biliyoruz.
Hem kendi vicdanımıza hem de insanlığa hitap eden acı kadar unutulmayacak dayanışma örneği.
Fırsatçılar olmadı mı, talancılar, düzenbazlar, insanlıktan nasiplenmemişler?
Cezalarını çektiler ve hukuki olarak da çekmeliler.
Annesi, babası, eşi, çocuğu, akrabası, eşi dostu yaptıklarından utanacak bu insanlık ucubelerinden ve en büyük cezayı da onlar verecek iğrenerek baktıkları suratlarına.
…
Ancak en beklenmedik zamanda bir başka ucube daha çıktı ortaya.
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu denen adam, “Depremzedelere yardım yapın da deprem bölgesinde bulunan çalışan nüfus Kocaeli ve çevre illere gelmesin” dedi.
Neden mi?
Bölgenin demografik yapısını bozulmasınmış!
…
Bir de depremdeki yapı sorunlarıyla ilgili tepkiler ve daha çok müteahhit, yapı sorumlusu şahısları kapsayan tutuklamalar var gündeme dair.
Madem suçlu aranıyorsa tümünü kapsasın dedi Altan Tan.
Sorumlulukları tartışılan müteahhitler dışında, herkesten hesap sorulsun. Sorumluluğu olan şimdiki ve geçmiş dönemde her kimse Belediye başkanları ve ilgili birimlerin sorumluları da tutuklanmalı.
Ama hukuki süreç iyi işletilerek, büyük, küçük, arkası, cebi sağlama bakılmasın. Eşit hukuk olsun tümü için.
Kısmen de olsa soğutur içimizdeki kor ateşi.
…
Altan Tan, Osmanlı’dan ilginç bir örnek veriyor:
Bir yerde bir hadise; halkta bir rahatsızlık ve tepki olduğu zaman, hemen padişah en sevdiği vezirlerinden üç-beş tanesinin kellesini keser. Ve Topkapı Sarayı'nın kapısından dışarıya, isyancıların önüne atar. Bir müddet isyancılar siner ama düzen yine aynı şekilde devam eder.
Doğru söze ne hacet!
Hicret Apartmanı katliam sanığı Kermo Dalmış, Çınarcık Saddam’ı Veli Göçer, Konya Zümrüt Apartmanı katliam sanığı Ali Vedat Kaya hala hatıralarda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.