Fatime Kartı yazdı: Şikayetini Allah’a duyuran kadın

Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. (Mücadile/1)

İlk ayetini yukarda verdiğim Mücadele Suresinin ilk dört ayetinin iniş sebebi olarak gösterilen olay kısaca şöyledir: Ensardan Evs b. Samit hanımı Havle bint Sa‘lebe’ye zıhâr yapmıştı. (Zıhar cahiliyede örfüne dayanan ve erkeğin karısına “sen bana annemin sırtı gibisin” demesiyle gerçekleşen, kadının eşine dönmesine de başka bir evlilik yapmasına da imkan vermeyen ve kadının mağduriyetine yol açan bir boşama şekli idi).

Bu, müslümanlar arasında meydana gelen ilk zıhar uygulamasıydı. Evs b. Samit kısa süre sonra pişman olarak Havle ile birleşmek istedi. Anvak Havle, islamın bu konudaki yaklaşımını öğrenmeden bu durumu reddeti ve kendisine yapılan haksızlığa bir çare bulması için Resûlullah’a başvurdu. Gençliğini kocası uğruna tükettiğini, ona çocuklar verdiğini, yaşlanınca kapı dışarı edildiğini bu durumun islamın öngördüğü adalete sığmayacağını anlattı. Hz. Peygamber bu konuda Allah’tan bir emir almadığı için yürürlükte olan hükümden başka bir çözüm öneremeyeceğini söyledi. Kadın tekrar tekrar Rasulullah’ın kapısını çalarak uğradığı haksızlığın vehametini ifade ettiyse de her defasında aynı cevabı aldı. (Allah Resulü’nün hakkında hüküm bulunmayan bir konuda vahiy inmeden hüküm beyan etmemesi, ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur).

Rasulallah’tan olumlu cevap alamayan Havle, hakkını aramaya devam etti. Durumunu Allah’a arz ederek O’na şikayette bulundu. Bunun üzerine kadının mağduriyetini giderecek şekilde hüküm bildiren ayetler indi.

İçinizden kadınlarına zıha yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah'a ve Resûlüne hakkıyla iman edesiniz, diyedir. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır. (Mücadile/2-4)

Havle bt. Sa‘lebe’nin yaptığı mücadele sonucunda zıharı yasaklayan yukarıdaki ayetler inmiş, haksız ve onur kırıcı böyle bir uygulama yapan erkeğe de ağır yaptırımlar uygulanmıştır. Havle bu davranışı ile kadınlar aleyhine işleyen mağduriyetin ortadan kalkmasına vesile olan bir kadındır. Zıhar uyguladıktan sonra eşi pişman olarak tekrar onunla birleşmek istemiş, Havle evliliğini sürdürmek istemesine rağmen Allah Resulü’nün onayını almadıkça bunu şiddetle reddetmiştir. Bu davranışı onun, kadınların görüş belirtemeyecek kadar eşlerine bağımlı olduğu cahiliye düşünce ve davranışından bağımsızlaşarak şahsiyetini oturtmuş, dini hassasiyetinden ne olursa olsun taviz vermeyen, onurlu, ve bilge bir kadın olduğunu göstermektedir. Problemi kabullenip sonucuna katlanmak yerine, çözüm için yetkili mercie gitmiş, çözüm bulamayınca da en yüce makama şikayette bulunmuş, bu tavrı Allah tarafından kabul görüp onaylanmıştır. Böylece yanlış bir adetin ortadan kaldırılarak hukukî ilkelere bağlanmasına vesile olmuştur. Mücadelesini saygı sınırları içerisinde sürdürmesi yöntem konusunda dikkat çeken başka bir özelliktir.

Verdiği mücadele ile kadınlara, haklarını arama yolunda örnek olduğu için İslamın sembol isimlerinden biridir ve saygındır. Bundan dundan dolayıdır ki sahabiler arasında bu hanımın özel bir konumu vardır. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Hz. Ömer ile aralarında geçen şu hadisedir. Hz. Ömer hilafeti sırasında insanlarla birlikte yolda giderken Havle’ye rastlar. Havle, onu uzunca sayılabilecek bir süre söze tutar ve O’na va‘zu nasihat eder. “Ey Ömer, Sen ‘Umeyr/Ömercik olarak çağrılırdın, sonra sana Ömer, sonra da Mü’minlerin Emiri denildi. Allah’tan kork ey Ömer! Ölüme inanan fırsatı kaçırmaz, hesaba inanan azabtan korkar.” Hz. Ömer O’nun sözünü dinleyip duruyordu. Kendisine “Ey Mü’minlerin Emiri, bu ihtiyar kadın için bu kadar uzun durur musunuz?” denildi. O da şöyle cevap verdi: “ Allah’a yemin olsun ki, şayet O beni gün başından sonuna kadar yanında tutsaydı, namaz dışında O’nun yanından ayrılmazdım. Kim bu kadın biliyor musunuz? O Allah’ın sözünü yedi kat semadan işittiği Havle bt. Sa‘lebe’dir. Allah O’nun sözünü dinledi de, Ömer mi dinlemeyecek?”

Söz konusu ayetlerde Havle’nin adının geçmemesi, bunun yerine kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadın şeklinde sıfatlanması Muhammed Esed tarafından şu şekilde yorumlanmıştır: Belirsiz herhangi bir kadından bahsedilmesi, bir kadının kocası hakkında şikâyette bulunma hakkına sahip olduğu bütün durumları kapsamaktadır. Yani sadece haksız ve zalimce bir boşamaya karşı değil (zıhâr) karşı değil, ama aynı zamanda bir kadının artık çekilmez hale gelen bir evlilikten kurtulma talebi ile ilgili başvurusunu da kapsar.

Elmalılı Hamdi Yazır’a göre, hata ile öldürme ile zıhar kefaretinde gücü yetenler için köle azat etme seçeneğinin sunulması Allah katında zıhâr lafını söylemek, kadının şerefini ve varlığını yok etme anlamı taşıdığı için, bir insanı hataen öldürmek kadar günahtır ve böyle olduğu için ancak ona benzer bir ceza ile affedilebilir.

İslam dininin, kadının insandan sayılmadığı ve en önemli görevinin erkeğe hizmet olarak algılandığı cahiliye zihniyetinden kısa bir süre içerisinde kurtarıp getirdiği nokta dikkate değerdir. Gerek asr-ı saadet döneminde gerekse halifeler döneminde Hz. Peygamberin rahle-i tedrisatından geçen kadınlar bunun sayısız örneklerini sergilediler. Zaman içerisinde durum tersine dönmüş, kocanın her türlü haksızlığını sineye çeken, sinik, şahsiyetsiz kadın modeli idealleştirilmiştir. Zulmü ortadan kaldırmak için hakkını arayan kadınlar ise olumsuz resmedilmiş, İslamın hoş görmediği bir model olarak sunulmuştur.

Sonuç itibariyle Havle’nin mücadelesi ile verilen mesaj, bir kadının mağduriyetini yetkili mercilerde dile getirebilmesi ve hukukunu çiğnetmemesi gerektiği bilincinin kazandırılmasıdır. Unutulmamalıdır ki Havle, yaptığı mücadele sayesinde kendisi ve çocuklarının mağduriyetini ortadan kaldırırken, eşinin de zulmüne engel olarak ona destek olmuş, yapyığı mücadele Kur’an’ı Kerimde ölümsüzleştirilerek her çağın kadınları için model oluşturmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatime Kartı Arşivi