Dr. Veysi Ülgen yazdı: Sokaktan bir mektup var

“ Bu açık mektubu beni öldürmeye niyetlenenlere yazıyorum. Ben sokaklarda aç gezen, can güvenliği olmayan, ama sevgisini esirgemeyen, bir nefeslik, garip bir sokak köpeğiyim. Bana garip diye sesleniyorlar.

Ve garip bir köpek olarak çocuklarınız belki okur diye yazıyorum.

Evet beni çok kolayca öldüreceksiniz. Bu sizin için çok kolay ve çok önemsiz bir mesele olacaktır.

Çünkü çok güçlü silahlarınız var. Ve silahlarınızdan fazlası güçlü propagandanız var.

Evet beni öldürmek için çok nedeniniz var.

Belki çatıştığınız ve geçinemediğiniz türdaşlarınıza karşı gücünüzü test etmeniz gerekiyor

Belki de birbirinize gözdağı verme ihtiyacı hissediyorsunuz.

Yani beni öldürmek için kendinizle alakalı çok nedeniniz var.

Ama beni suçluyorsunuz. Ve buna çocuklarınızı alet ediyorsunuz. Güya ben, sokaklara zaten çıkartmadığınız çocuklarınız için bir tehlike imişim!

İşte en çok buna moralim bozuldu. Mektubu da bu yüzden yazıyorum.

Siz çocuklarınızı ne kadar seviyorsunuz?

Ve onların geleceğini ne kadar düşünüyorsunuz?

Belki onlara mal mülk bırakıyorsunuz. Ama o mal mülklerle başka şeylerde bırakıyorsunuz.

Mesela eşinizi çocuklarınızın önünde dövüyorsunuz. Oğlunuz da büyüdüğünde eşini dövecek. Çünkü “ babam da annemi dövüyordu!” diyecek.

Kızınız da kocasından dayak yiyecek ve susacak. Çünkü “ annem de babamdan dayak yiyordu “ diyecek.

Sonra beni öldüreceksiniz.

Çocuklarınızı oynamaya doymadan evlendiriyorsunuz. Onları sokaklardan, oyun bahçelerinden, topraktan, çayırdan, çimenden, çeşmeden, dereden dereden kopartıyorsunuz. Onları istismar ediyor ve dövüyorsunuz.

Sonra beni öldüreceksiniz.

Çocukları gençliğine varmadan çalıştırıyorsunuz. Onların emeğiyle yaşıyorsunuz. İş kazalarına maruz bırakıyorsunuz. Sakatlıyorsunuz. Silahlandırıyorsunuz. Ölmeyi ve öldürmeyi öğretiyorsunuz. Gençliklerini yaşayamamak size dert olmuyor. Sizin öğrettikleriniz yüzünden şiddete meyil gösteren çocuklarınız bana da saldırıyor.

Çocuklarınız anadilinde ibadetini yapamıyor. Çocuklarınız anadilinde eğitimini yapamıyor. Çocuklarınız spor yapamıyor. Çocuklarınız sanatla uğraşmıyor. Onlara kolay para kazanma dışında bir şey öğretmiyorsunuz.

Sizde çeşit çeşit virüs varken bende ki virüsü bahane ediyorsunuz. Bende ki virüsü kontrol etmek sizin elinizde. Ama çocuklarınıza aşı yapmadığınız gibi bana da aşı yapmıyorsunuz.

Görüyorsunuz, aşı yapmadığınız çocuklar boğmacadan, kızamıktan ölüyor. Bu size dert olmuyor. Ben de aşısız hastalanabilirim. Bunu fazlasıyla dert ediyorsunuz.

Beni vuracaksanız çocuklarınızı bahane etmeyin. Çünkü ben sizden daha çok çocuklarınızı seviyorum.

Ben sizler gibi bir canlı değilim.

Çünkü, mülkiyetim yok.

Çünkü, silahım yok.

Çünkü, örgütlü değilim.

Çünkü, atalarınız yüzünden avlanmayı unuttum.

Çünkü, sizin yüzünüzden av sahalarımız yok edildi.

Evet beni neticede öldüreceksiniz.

Ama bensiz doğada ne yapacaksınız?

Sevgiyi çocuklarınıza nasıl tarif edeceksiniz?

Dostluğu arkadaşlarınıza nasıl tarif edeceksiniz?

Bunlar da artık sizin sorununuz diyerek, bu kısa mektubu kuçelerin yazarına veriyorum.

Umarım bu mektup, tüm ölüme mahkum tutsakların dileği gibi, bir gün olması gereken adrese ulaşır.

Bir garip sokak köpeğiniz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysi Ülgen Arşivi