Şakir Diclehan Yazdı: Bir milletvekilinin hastalıkla mücadelesi; İsmet Uçma

Hayatı, mutlu ve huzurlu geçirmenin en önemli yolunun, sağlıklı olmaktan geçtiği konusunda hemen hemen tüm insanlar görüş birliği içindedirler. Çünkü insan için bu dünyada en önemli şey, sağlığının yerinde olmasıdır. Bunun kıymetini, normal zamanlarda anlamayan insanoğlu, hastalandığında ancak bunun değerini anlayabiliyor fakat o zaman da iş işten geçmiş oluyor.

İktidardaki partiden üç dönemdir milletvekilliği yapan İsmet Uçma, şu anda yoğun bakımda ve uzun süredir mücadele ettiği hastalıktan yatmaktadır. Kimdir bu İsmet Uçma: 1955 Fatsa/Ordu doğumlu Uçma, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Aynı fakültede Kelâm Felsefe Anabilim Dalında "Kuran ve Sünnette Şefaat Kavramı" adlı çalışmasıyla yüksek lisansını, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalında "Bir Sosyal Siyaset Kurumu Olarak Ahilik" adlı çalışmasıyla doktorasını tamamladı. Bir dönem özel bir okulda öğretmenlik yapmıştır. Yayıncılık hayatına 1983 yılında Bir Yayıncılıkta editör olarak başladı ve 1986 yılında İşaret Yayınlarını, 2000 yılında da Şehir Yayınlarını kurmuştur.

Milletinin kritik dönemlerinde başa geçmiş devlet adamları bir kadro yetiştirmiş olamamanın acısını eninde sonunda çok büyük bir şiddetle idrak ederler. Halk ne kadar kendisini tutarsa tutsun gerçek bir kadrodan mahrum devlet adamları bu eksikliği çok pahalıya öderler.

Oldukça halim-selim bir yaradılış sahibi olan Uçma’nın, siyasi kimliğinden çok onun yayıncılık ve kültürel faaliyetleriyle ilgiliyiz. Kendisini, arkadaşımız Ali Kemal Temizer’in bir tür ismi konulmamış “akademi” olan ve Pandemi'den önce her Cumartesi günü saat 14.00 te Vilayet karşısı Cağaloğlu semtindeki Ankara Caddesi üzerindeki Beyan Yayınevi’nde gerçekleşen toplantılardan tanımıştım. Bu toplantılarda, önce çiğ köfte yoğurulur, bu farklı ikram, tatlı ve çayla taçlandırılırdı… Değişik alanlardan uzmanlar çağrılır ve o toplantılarda, her türlü düşünce ve görüş özgürce tartışılırdı. Beni de bir iki defa konuşmacı olarak davet etmişlerdi bu toplantıya…

Beyan Yayınları’nın alt katında bulunan İşaret Yayınları’nın sahibi İsmet Uçma, bazen toplantı ortasında ve bazen sonunda gelir ve biz de şaka türünden bu noktada devlet ne der ve ne düşünür şeklinden sorular yöneltirdik kendisine… O da yumuşak bir üslupla bilgi verir ve bu sohbetlere tat katar ve sürer giderdi bu toplantılar böylece…

Zamanımızda siyaset, bir meslek halini almıştır ne yazık ki… Bu acı da olsa bir gerçek… Siyaset, kendi yükselişi için değil, ülke için bir vasıta sayması gerekir siyasetle uğraşanların… Çünkü “politika” gerçekte, millet ve devlet hizmetinde nöbet tutmaktan başka bir şey değildir. Millet ruhundan ve duyarlığından haberli olan Uçma- partisine oy verme veya vermeme, beğenme veya beğenmeme açısından değil de- yayıneviyle kültüre ve düşünceye hizmet noktasından takdire değer bir ilahiyatçıdır aslında…

Diyarbekir, İran sınırına yakın olması dolayısıyla Osmanlı döneminde ayrı bir önem kazanmıştır. İran’a karşı oluşturulan ordunun üssü ve kışlak yeri olan Diyarbekir’e ilk gelen Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’dır ve bu şehre dört defa geldiği kaynaklarda geçer.

Kış mevsimini Halep’te geçiren Kanuni, üçüncü seferinde Diyarbekir’e gelmek üzere 6 Haziren 1549’da Halep’ten ayrılır. Gelirken yolda hastalanır ve hasta olduğu halde Diyarbekir’e gelir, kendisi, bol oksijenli Karacadağ yaylasına götürülür, burada kaldığı sürece bu yaylanın sütünden, yoğurdundan, peynirinden ve gayet lezzetli etlerinden yiyerek temiz hava, bol oksijen ve “Hamravat” suyu ile şifa bulur.

Rivayet edilir ki Kanuni şifa bulduktan sonra:

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır

Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi”

Dizeleriyle başlayan şiirini Karacadağ’da yazmıştır, burada sağlığına kavuşan Kanuni, 4 Kasım 1549’da Diyarbekir’den ayrılır. Sağlığına kavuşması ve şifa bulması için dualarımız İsmet Uçma içindir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi