Ercan Çağlayan Yazdı: Tirkmanci'den Kurmanci'ye
Üniversite yıllarına kadar Kürtçeyi çat pat bilen biriydim. "Dayê ez diçim okulê, pir teşekkür dikim." İle ibaret bir Kürtçe konuşuyordum. Deyim yerindeyse halk arasında "tırkmanci" denilen, yarı Türkçe, yarı Kürtçe bir dildi, benim konuştuğum.
Bu beni rahatsız etmiyor değildi. Bu yüzden Üniversiteyi kazandıktan sonra kafam da şu düşünce belirdi: “evet, bu zamana kadar birtakım olgular anadilimi kısıtlı kullanmama neden oldu, ama şuan öğrenmemem için hiçbir neden yok ki.”
Hem günlerimi lay lay lom geçirmenin, prof. Dr. , Yard.Dç.Dr, gibi apoletlerinden başka bir artısı olmayan sözde bilim insanlarının, egolarını dinlemenin aksine daha verimli birşeyler yapmam gerekiyordu. ( İşini layıkıyla yapan öğretim üyelerini tenzih ediyorum.) Önce acizliğimi bertaraf ettim. Sonra asimilasyonun öğrenmenin önünde bir engel olmadığını, olamayacağını beynime kazıdım. Ve Kürt dili üzerine eğitim almaya başladım.
Birgün elimde Kürtçe bir kitap, fakülte bahçesinde dolaşırken, sözde profesör apoletli, aynı zamanda bölüm başkanı olan bir hocamız yanıma yaklaştı. Elimdeki kitabı görünce; "anlayamadım, ne demek hinker?" Diye sordu. Bende kitabın Kürtçe bir kitap olduğunu söyledim. anlamıyla ilgili gerekli açıklamayı yaptıktan sonra, "sana Kürtçe ile ilgili objektif bir kaynak önereceğim. " Diyerek sözlerine devam etti.
Bilgi kirliliğinin olduğu bu dönemde, objektif kaynaklara ulaşmak bir hayli zor. Meraklı hücrelerim objektif vurgusu yapılan bu ansiklopediyi araştırıp bulmaya koyuldu. Çok uzun sürmeden buldum . Ansiklopedi de Kürt dili ile ilgili şunlar yazıyordu: "Kürtçe diye bir dil yoktur. Kürtler "i"yi şapkalı (î), "e"yi şapkalı (ê) diye okur, ve buna Kürtçe der." Reklam olsun diye ismini vermeyeceğim, hem versem ne olacak ki, ansiklopedinin diğer bilgileride şaibeli. İş görmez raporu verilmeli o ansiklopediye.
Nazarımca objektiflik dersinden sınıfta kaldı. sınıfta kalan sadece o ansiklopedi değildi tabi. O ansiklopediyi okuyacaksın. Bölüm başkanının odasına girip onun ünvanıyla dalga geçeceksin. Öğretim üyeliğine laf edip, objektiflik anlayışına tüküreceksin.
Bu şartlarda mezun olmayı bende beklemiyordum zaten.
Böyle düşünen insanların varlığı, sadece o öğretim üyesiyle sınırlı değil. Toplum içerisinde bilinçli inkar politikası güden çok kişi var. Yoksa öğretim üyesi olmuş birinin, binlerce yıllık bir tarihi olan, Hint Avrupa Dil Ailesi mensubu bir dilin varlığından gerçekten haberi olmadığını düşünmüyorum.
Sözün kısası; üniversite mezunu olmak pek de zor birşey değil. Önlisansı 2 yılda lisansı 4 yılda bitirmeye bilirsiniz.
Fakat o sıralara çakılı kalacak değilsiniz, elbet mezun olacaksınız. Önemli olan tarihinizi, kültürünüzü bilen bir üniversite mezunu olmanızdır. Bilmemek, yada çat pat bilmek bizim ayıbımız değil, öğrenmemek; bizi asimile etmeye çalışanların ekmeğine bal sürmek diye nitelendirdiğim, oto asimilasyonu kendimize yapmayalım bari.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.