Fesih Bozan
Fesih Bozan Yazdı; Barış varken savaş, sevgi varken nefret niye?
Barışın en kötüsü, savaşın her türlüsünden iyidir. Savaşın yaşattığı acıları ancak evladını, annesini, babasını, eşini, kardeşini ve sevdiklerini kaybedenler bilir. Milletin kanı üzerine hamasi nutuk atanlar, çocuklarına askerlik bile yaptırmayanlar bu acıyı anlamazlar.
Bundan dolayı, marifet masada kazanmayı becerebilmektir.
Kâinatı ve içindeki yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını yaratan Allah cc, bu zenginlik kaynaklarını hizmetine sunduğu eşrefi mahluk insanı da can, mal, akıl, din ve nesil emniyetinde eşit olarak yaratmış.
Hiç kimseye, anne ve babasını, ırk, renk, cinsiyet seçme hakkını vermemiş, insan olarak kimseyi kimseden üstün kılmamış, üstünlüğü hak, hukuk, adalet, doğruluk ve iyilikten yana olmaya yani takvaya bağlamıştır.
İnsanlar yaratılış hikmetine uygun hareket ettiği zaman birey ve toplum olarak huzurlu ve güven içinde yaşayacağı gibi, aksini yaptığı zaman da barış, huzur ve güven ortamını yok etmiş olur.
Barış ve huzur ortamı neden kaybolur? Güçlü olanın güçsüzü ezmesi, iktidar, insan veya maddi gücü elinde bulunduran kişilerin, kendileri dışındaki kişi, grup, parti, cemaat, inanç, ırk, renk, dil veya mezheplere baskı yapması, inkâr ve reddetmesi, hayat hakkı tanımaması, kutuplaştırıp, ötekileştirmesi, hak, hukuk ve adaleti ayaklar altına alması, insan hakları ve özgürlüklerini hiçe sayması, baskı ve tahakküm yapması, ihale, rüşvet, faiz, zam ve düşük ücretle maddi alanda sömürmesi sonucu hak arayışları başlar, şiddet, terör ve savaşlara zemin oluşur.
Halbuki biz, dünyayı hepimizin evi olarak görür ve tüm insanları bu evin birer ferdi olduğunu kabul eder, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarında ortak kabul eder ve adil paylaşmasını sağlarsak, herkes barış ve huzur içinde yaşamış olur. Ama maalesef kapitalist zihniyetin servete doymayan midesi, ırkçı ve faşist zihniyetin inkâr, baskı ve tahakküm anlayışı yüzünden insanlık, sevgi, barış, adalet, iyilik, huzur ve refah yüzü görmemektedir.
‘Bu dünya hep böyle gelmiş böyle gidecek’ dememek gerekir. Tarih boyunca, hak, hukuk, adalet, barış ve eşitliği savunanlarla, bu ortak değerleri tanımayan zalim, despot ve diktatörler arasında mücadele devam etmiştir.
Birey ve toplum olarak bize düşen, nemelazımcılıktan kurtulup sorumluluk taşımak, sadece kendimize, ırkdaşımıza veya dindaşımıza değil haksızlığa uğrayan kim olursa olsun, yanında yer almak, haksızlık yapan kim olursa olsun karşısında durmak ve duranlarla beraber olmaktır. Herkes bu sorumluluğu taşırsa göreceğiz ki bu dünya böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek, zulmün karanlığı, hak, hukuk, adalet, eşitlik, sevgi, huzur ve barış ışığıyla aydınlanmış olacaktır.
Gelin, başta iktidar ve siyasi partiler olmak üzere kutuplaştırıcı ve ötekileştirici, şiddet, kin ve nefreti tahrik eden dil yerine, kucaklayıcı, birleştirici, barış ve sevgi dilini kullanalım, diyalog ve siyaset alanını genişletelim ve barış için çalışalım. Çaba ve servetimizi, öldürmek için değil yaşatmak için harcayalım. Çünkü savaş maliyetli, barış ise maliyetsiz; savaş, acılarla dolu, barış ise, huzur ve güvenle; savaş, siyasi ve ekonomik bağımlılığı, barış ise, bağımsızlık ve özgürlüğü; savaş kin, nefret ve ayrışmayı, barış ise, sevgi, birlik ve beraberliği getirir.
Unutmayalım ki bilim, teknoloji, refah ve ekonomik yatırımlar gibi tüm faydalı adımlar, barış ortamında atılır ve gelişir.
Vesselâm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.