
Fesih Bozan
Fesih Bozan yazdı; AKP’nin İsrail’i Kınama Tiyatrosu
Kamuoyu günlerce Gazze’ye insani yardım ulaştırmak ve İsrail’in hukuksuz ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan “Madleen” gemisini konuştu. Ancak tüm dünyanın gözü önünde, İsrail donanması gemiye saldırarak, içerisinde bulunan 2’si Türk, 12 onurlu ve cesur insanı esir aldı ve gemiyi Aşdot Limanı’na çekti.
Süreci tüm dünya gibi canlı izleyen AK Parti iktidarı ise, herhangi bir askeri veya siyasi caydırıcı adım atmadan, yalnızca “İsrail’i şiddetle kınıyoruz” açıklamasıyla yetindi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “Saldırıyı lanetliyoruz, dünya İsrail’i yargılamalı” şeklindeki açıklaması ise, artık toplum nezdinde inandırıcılığını yitirmiş; “kınama tiyatrosunun” yeni bir perdesi olmaktan öteye geçememiştir.
22 yıldır İktidar Değil Sanki Muhalefettir
AK Parti, 22 yıldır Türkiye’yi kesintisiz yöneten bir iktidar olmasına rağmen, hâlâ bir muhalefet partisi veya bir STK’a gibi sadece açıklama ve kınama yapmakla yetiniyor. Elinde devletin tüm imkanları ve karar mekanizmaları bulunmasına rağmen, İsrail’e yönelik ciddi ve somut hiçbir adım atmaması, artık bir zafiyet ve imkansızlık değil, bilinçli bir tercihin göstergesidir.
Bu tercihin adı; halkın gazını alarak tepkisini yumuşatmak, vicdanları geçici olarak rahatlatmak ve Filistin davasını iç politikada bir propaganda aracına dönüştürmektir. İsrail’le sürdürülen çıkar ilişkilerini gizlemek amacıyla sergilenen bu tutum, siyasi ikiyüzlülüğün en açık örneklerinden biridir.
Söylemde Tepki, Fiiliyatta İşbirliği
İsrail’e yönelik yapılan sözde kınamalarla birlikte, arka planda sürdürülen politikalar bu söylemlerin samimiyetsizliğini bize göstermektedir. İşte bazı somut örnekler:
• Ticari İlişkiler: AK Parti döneminde Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi rekor seviyelere ulaştı. Gazze’de yaşanan katliamlar sonrası kamuoyuna “ticareti durdurduk” mesajı verilse de, doğrudan ve dolaylı yollarla ticaretin sürdüğü belgelerle sabittir.
• Enerji ve Lojistik Hatları: Ceyhan üzerinden geçen ve Türkiyenin varil başı 1.27 Dolar ücret aldığı Azeri petrolü ve stratejik ürünlerin İsrail’e akışı halen devam etmektedir.
• Askeri Üsler: NATO’ya bağlı Kürecik ve İncirlik üsleri açık tutulmakta ve bu üslerin İsrail’in güvenliğine dolaylı katkı sunduğu bilinmektedir. Bu üslerin kapatılması yönünde herhangi bir adım atılmış değildir.
• Diplomatik İlişkiler: İsrail büyükelçiliği faaliyetlerine kesintisiz devam etmektedir. Bu durum, diplomatik ilişkilerin hâlâ sürdüğünün açık bir göstergesidir. Hani İsrail terör devleti idi?
• Meclis Girişimleri: TBMM’de İsrail aleyhine ve Filistin lehine sunulan tüm önergeler, AKP-MHP ittifakı tarafından sistematik şekilde reddedilmektedir. Bu tutum yalnızca pasif kalmak değil, İsrail’in çıkarlarına dolaylı destek vermek anlamına gelmektedir.
• Barış Gücü: Türkiye, Birleşmiş Milletler’e (BM), İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT), Türk Devletleri Teşkilatı’na ya da hiçbir ülke destek vermese dahi, tek başına İsrail-Filistin hattına bir barış gücü gönderilmesi için ısrarlı ve etkili bir diplomatik baskı kurmalıdır. Bir dönem “İslam Ordusu” kuruldu denilerek propaganda yapılmıştı; nerede bu ordu?
• Filistin topraklarının işgaline doğrudan ya da dolaylı şekilde destek veren Türkiye-İsrail çifte vatandaşlarının cezai sorumluluğunu öngören yasa teklifi, derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’na sunulmalı ve bir an önce kabul edilmelidir.
AKP İktidarının Batı’ya Stratejik Bağlılık ve Teslimiyeti Vardır
Bu tutarsızlığın arkasında ideolojik bir duruş değil, tamamen çıkar odaklı ve Batı’ya bağımlı bir siyaset anlayışı yatmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail’in yaşama hakkını kimsenin tehdit etmesine Türkiye razı olmayacaktır” ve “Başbakan olmadan önce Bush’la bir süreç başlattım ve bu süreç devam ediyor” şeklindeki açıklamaları, iktidarın Batı’ya stratejik bağlılık ve teslimiyetinin olduğunun itirafı niteliğindedir. Bu sürecin adı; Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eş Başkanlığı, Filistin’in yalnızlaştırılması ve İsrail ile perde arkasında sürdürülen stratejik iş birlikleridir.
Bugün AK Parti, söylemleriyle Gazze’nin yanında, ancak eylemleriyle İsrail’in safındadır. Bu ikiyüzlülük, artık sadece Türkiye kamuoyunun değil, tüm dünyanın gözleri önünde yaşanmakta olan bir gerçektir. İktidar göstermelik bu tepki ve kınama seanslarından artık vazgeçmelidir.
Her İsrail saldırısı sonrası tekrarlanan kınama açıklamaları, halkın zekâsıyla alay etmekten başka bir anlam taşımıyor. Gerçekten samimi ve net bir tavır alınmak isteniyorsa:
• İsrail ile tüm ticari ilişkiler kesilmeli,
• Kürecik ve İncirlik üsleri kapatılmalı,
• İsrail Büyükelçiliği derhal kapatılmalı,
• TBMM’de Filistin lehine, İsrail aleyhine sunulan önergeler kabul edilmeli,
• İsrail-Filistin hattına çok uluslu veya tek başına barış gücü göndermeli. Erbakan Hoca geçmişte yapmıştı.
• Başta Türkiye kendisi olmak üzere, uluslararası arenada İsrail’e yaptırımlar uygulanması için kararlı bir diplomatik mücadele başlatılmalıdır.
Söylemesine söylüyoruz, yamasına yazıyoruz ama 2003 yılından bugüne kadar gelen sürece baktığımızda, tüm bu adımları atacak irade ve samimiyetin AK Parti iktidarında olmadığını da biliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.