Fesih Bozan
Fesih Bozan yazdı: Nasıl bir Müslümanız?
Maalesef Müslümanlar olarak birçoğumuz yaptığımız ibadetlerin, söylediğimiz sözlerin anlam ve hikmeti, ruhumuzda yaratması gereken değişikliğin, şuurunda olmadığımız gibi, bazı kişiler de bu milli ve manevi değerlerimizi istismar edebiliyor.
Çok duyuyoruz; “Allah, Kuran ve Peygamber için canımız feda” “Ezan susmayacak, bayrak inmeyecek” …
Bu sözleri haykırarak, “bak camilerimiz ve medreselerimiz açık" diye yeri göğü inletenler, gerçekten samimi mi? Veya bu sözlerin bizlere yüklediği sorumluluk ve görevin, ne kadar farkındayız?
Mesela, Namaz kılarken Allah’u Tealaya kulluğumuzu ilan ediyoruz. Ezan okurken, "Allah’u Ekber" "en büyük Allah" diye haykırıyoruz. Dolayısıyla “en büyük olanın” her yerde sözünün geçmesi lazım değil mi?
Ekranlarda veya seçim meydanlarında haykırdığımız bu milli ve manevi değer yargılarımız, hayatımızın her alanında, icraatlarımıza ne kadar etki edebiliyor!
Allah, din, Kuran, Nas, Peygamber, ezan ve bayrak… diye haykırıyoruz, Ezan susmayacak, "Allah’u Ekber" "En büyük Allah’tır" dediğimiz halde, Allah'ın sözünün geçtiği yerlerin, Cami, namaz, oruç, cenaze... gibi çok sınırlı olduğunu görüyoruz.
Allah'ın emir ve yasaklarının, “yönetim, yargı, hak, hukuk, adalet, eşitlik, insan hakları, eğitim, siyaset, çarşı, pazar, düğün, dernek ve ticarettimizde” geçmediğine ve sözde kaldığına hepimiz şahidiz. Biraz daha açacak olursak;
Ezan susmayacak, "Allah’u Ekber" "Allah en büyük" diyoruz ama, Allah'ın büyüklüğü ve sözü, Müslümanlığımızın gerekleri; “faizli ekonomik paketleri müjde” diye vermeye, vatandaşı “bankalardan kredi kullanmaya” teşvik etmede geçmiyor,
Ezan susmayacak, "Allah’u Ekber" "Allah en büyüktür" deriz ama, Allah'ın büyüklüğü ve sözü, Müslümanlığımızın gerekleri; yolsuzlukta, hırsızlıkta, ihale verme ve almada, rüşvette, mülakatta, israf, savurganlıkta geçmiyor,
Ezan susmayacak, "Allah’u Ekber" "Allah en büyüktür" deriz ama, Allah'ın büyüklüğü ve sözü Müslümanlığımızın gerekleri; muhalifleri yargılarken, kanun ve hukuku uygularken "adaletli olun" emrinde geçmiyor,
Ezan susmayacak, "Allah’u Ekber" "Allah en büyüktür" deriz ama Allah'ın büyüklüğü ve sözü, Müslümanlığımızın gerekleri; ırkımızı, rengimizi, dilimizi yüceltmeye veya diğer ırkları ve dinleri inkar etmede geçmiyor,
Peygamberimize laf söyletmeyiz ama neredeyse bütün amelimiz peygamberin icraatına ters olduğunu görüyoruz.
Danimarka'da Peygamberimize hakaret eden bir karikatür çizilir, camilerde, alanlarda ekranlarda haklı olarak telin ederiz, edebiyat parçalarız ama peygamberimizin davasına sahip çıkmaz, hak, hukuk ve adil olmasından örnek almayız.
Peygamberimiz için canımız feda deriz ama, Peygamberimiz, nasıl bir devlet başkanı, nasıl bir komutan, nasıl bir aile reisi, nasıl bir komşu, nasıl bir tüccar, nasıl bir arkadaş idi, kul hakkına, doğruluk, dürüstlük ve emanete nasıl önem verdiğini, israf, savurganlık, iftira ve yalana, kin ve nefret diline karşı oluşunu, birlik, beraberlik, sevgi ve barışı teşvik edişini, savaş, öldürmek, yağma ve yıkımı değil, imar ve yaşatma gayretini örnek almayız.
"Bayrak inmez" vatan için canımız feda deriz ama, vatanın toprakları ve fabrikaları satılır, tarım, hayvancılık yok edilir, sanayi, teknoloji, tarım başta olmak üzere, her alanda ülke dışa bağımlı hale getirilir, faiz ve borç batağına batırılır ruhumuz duymaz, karşı iki çift lafımız olmaz,
Bayrak inmez vatan bölünmez deriz ama ülkenin fabrikaları satılır sesimiz çıkmaz, vatandaşlık satılır sesimiz çıkmaz, ülkenin kaynakları çarçur edilir sesimiz çıkmaz,
Müslümanız, Allah, Peygamber, Kuran, Din, İnanç ve Ezanımıza haklı olarak laf ettirmeyiz, ama Allah'ın en şiddetli yasaklarından olan, faizi alıp vermeye teşvik eden, insan kaçıran, kaybettiren, yaralayan, işkence eden veya öldürene, bir çift sözümüz olmaz
İnsan haklarını ihlal etmeyi adet haline getiren, dilini koparmak, hain, zillet, illet, duvara çivilerim… gibi sağa sola tehditler savuranlara, mafya liderleriyle işbirliği yapanlara, milletin iradesine kayyım atayanlara, kutuplaştırma ve ötekileştirme ile toplumun içine kin ve nefret tohumunu ekenlere birlik ve beraberliğimizi tehlikeye atanlara söyleyecek bir çift sözümüz olmaz!
Bizden olmayan ırkları inkar ve asimile etmeye, insan hakları ve özgürlüklerini baskılamaya, başkasını işsiz, evsiz ve aç bırakmaya, kamunun hakkını yağma ve talan etmeye, haksız yollardan servet yığmaya, kamunun parasıyla lüks ve şatafat içinde yaşayanlara karşı sorgulama, itiraz ve iki çift sözümüz olmaz.
Evet, günümüz Müslümanlarının çoğu ambalaja önem verir muhtevayı önemsemeyiz, bedeni görür ama ruhu görmeyiz, iyiliği emreder ama kötülükten men etmeyiz, ferdi Müslümanlığı önemser topluma karşı sorumluluğumuzu bilmeyiz, nemelazımcılık, hak, hukuk ve tüm adaletsizlikleri, çalma, çırpma, yalan ve talana karşı, “duymadım, görmedim, bilmiyorumla” malesef tatlı su Müslümanlarıyız.
Hazreti Ebubekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahabe-i Kiramların hayatlarını, tarihi menkıbeler olarak anlatır ama örnek almayız. Hasan El Benna, Seyyit Kutup, Ahmet Yasin, Sait Nursi veya Erbakan gibi şahsiyetlerin haktan ve adaletten iyilik ve güzellikten, doğru ve faydalı olandan, eşitlik ve barıştan yana olan mücadelelerini hararetle anlatırız, anlatırız, anlatırız, anlatırız…
Bütün bu olumsuzlukları yaşayan veya yaşatanları, desteklemekten ve alkışlamaktan vaz geçip uyanacak, şuurlanacak ve gerçek İslam’ı bir bütün olarak yaşayacak mıyız? Sisteme entegre olmuş haramları kanıksamış değil, Kuran ve Sünnete uygun bir Müslüman olma dileğiyle…
Vesselam
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.