Ercan Çağlayan yazdı: Bas bas paraları vergiye; bir daha mı geleceğiz Türkiye’ye…

Vergi, Kamu yararına kullanmak suretiyle, tüzel veya gerçek kişilerden doğrudan alınan ya da dolaylı olarak satın alınan bir malın veya hizmetin üzerine ilave edilen paradır. Gelir, servet ve harcama eksenleri üzerinden alınır.

Verginin tarihsel sürecini irdelediğimizde, her ne kadar tüzel ve gerçek kişiliklerden, gelir, harcama ve servetlerine oranla alındığı söylense de, bazı kesimlerden alınmayarak verginin adalet ilkesiyle ve orantısız vergi alımlarıyla da, verginin yasallığı ilkesiyle bağdaşmayan bir tutum izlemiştir.

Roma imparatorluğunun yıkılıp, yerini feodalitenin aldığı orta çağda, savaş zamanlarında alınan vergiler, feodal beylere yük edilmiş, daha sonra saray masrafları karşılanamayınca, vergiler şehirlilerden alınmıştır. Yeniçağda İngiltere de sosyal adaletsizliği tetikleyen sınıf ayrımında ise kral, yönetici ve din adamlarının üst sınıf vatandaş olmasından kaynaklı vergi muafiyetleri vardı. Dolayısıyla bu kişiler devler erkânından olduğundan ötürü vergi yükü yine diğer kişilerin sırtına binmiştir.

Verginin yasallaşması, vatan borcu olarak sayılması, Fransız ihtilaliyle beraber olmuştur. Verginin vatan borcu olmasından doğan fırsatçılıkla, vergi oranları artırılarak, ne de olsa devlet borcudur, zaruridir mantığıyla, halktan adaletsiz bir biçimde alınmaya başlanmıştır. Bunun en güzel örneğini Osmanlı devletinde görmekteyiz.

Osmanlı devletinde verginin nasıl ve ne kadar alındığıyla ilgili kararı padişah vermekteydi. Osmanlı ekonomisinin büyük bir bölümü halktan alınan vergiler oluşturuyordu. Yaklaşık 30 çeşit vergi türü vardı. Gayrimüslimlerden, Müslümanlardan, toprağını ekenden ekmeyenden, almakla birlikte, çobanın sürüsünü geçirdiği yoldan bile aldığı komik vergi türleri vardı. Bu elbette ki bazı kesimleri rahatsız ediyordu. Celali isyanları dönemlerindeki çobanlar, sürülerini geçirirken vergi toplayıcılarını görüp rahatsız olmuş, ve rahatsızlıklarını şu dizelerle dile getirmişler.

Şalvarı şaltak Osmanlı

Kendisi kaltak Osmanlı,

Ekme de biçme de yoksun,

Yemeğe gelince ortak oluyorsun.

Osmanlının şalvarı şaltak yani imparator olduğunu, fakat ekip biçmeyerek halktan aldığı vergilerle, halkın yemeğine ortak olduğunu anlatmışlardır.

Türkiye’ye baktığımızda ise her ne kadar Osmanlı’ya bağlı kalınmadığını dile getirse de, özellikle aldığı vergilerle, Osmanlının devamı olduğunu gözler önüne sermiştir. Avrupa’nın vergi trendini yakından izleyen Türkiye, Avrupa’yı örnek aldığını söylemişse de, dünyanın hiçbir yerinde, Türkiye’de olduğu gibi vergiler alınmamaktadır. Tüketim ve harcamalarımız sonucu karşımıza çıkan faturanın minimum  yüzde 60’ını vergiler oluşturmaktadır. Verdiğimiz vergiler yetmezmiş gibi; belli bir tutarın üzerinde zekat alanlar vergi ödeyecek.

Yani sağ elin verdiğini sol el görmeyecek ama bankalar görebilecek..

Bir de fıkramız var vergiye dair; öylece bitirelim:

Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır. Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar. Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel. Ortaya bir fikir atılır; Halktan toplanan vergiler nasıl dağılım yapılacak?

Amerikan vatandaşı söz alır:

-Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız. Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...

Derken Avrupalı söz alır ve:

- Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız. Önce yere bir daire çizeriz. Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız.

Sıra Temel’e gelir ve başlar anlatmaya:

-Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. Keşke bizdasizunçirkefluklerunuzi değil da habuçalışkanluğunuzi alsak... İnanunbizum öyle bir uygulamamız yok... Bizde daha kısa oluyi... Bi kere öyle yere çizgi çizmezuk... Bizde hükümet halktan toplar vergileri. Atar havaya; ere düşenleri kendilerine harcama yaparlar, havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi