Ahlaki bir problem: İsraf - 2
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül’ün bu konuyla ilgili tespiti oldukça radikal: Gereksiz, amaçsız ve yararsız aşırı tüketim ahlaki bir problem…
Şöyle diyor Prof. Dr. Aziz Akgül: “Zenginlerin daha zengin, yoksulların daha yoksul olduğu ve açların hayatını kaybettiği adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz. Gelir dağılımında bu adaletsizlik ve israf, beraberinde bir başka sorun olan açlığı gündeme getiriyor. İnsanın en temel ihtiyacı olan yeterli ve dengeli gıdaya erişim her dönemin en önemli konularından biri. Mevcut global kapitalist ekonomik düzen adaletli bir dağıtımı gerçekleştirmiyor. Tam tersine maddi imkânı olanların aşırı tüketimini de teşvik ediyor. Türkiye’de bir günde İzmir nüfusu kadar ekmek israf ediliyor. Dünyanın en temel sorunlarından birisi olan açlık, insanlığı tehdit ediyor. Gereksiz, amaçsız ve yararsız aşırı tüketim ahlaki bir problem.”
İsrafın ahlaki problem olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Aziz Akgül’ün israf değerlendirmesi gıdayla sınırlı değil.
En büyük israf da kamu da…
Buna vurgu yapan Prof. Dr. Aziz Akgül, şöyle devam etmiş:
“Kamu alanındaki israf, bireysel israfların çok üzerinde. Kamunun israfı hep ihmal ediliyor. En büyük israf alanı olarak ‘iç borç faizi’ni görüyoruz. Bunu ‘altın israf alanı’ olarak değerlendiriyoruz. Paraları alıyor, faize yatırıyorlar. Yani fabrika kurmadan, istihdam oluşturmadan, katma değer yaratmadan, hazine bonosu ve tahvillere yatırım yaparak faiz geliri elde ediyorlar. Bizim vergilerimizden, risk almadan para aktarmak büyük israf. 2017 yılında yapılan iç borç faiz ödemesi 75 milyar lira olmuş. 2017 yılı SGK açığı 24 milyar 406 milyon TL olarak gerçekleşmiş. Sosyal güvenlik sistemi açığına bütçeden fon aktarılmasını da ‘gümüş israf alanı’ olarak değerlendirebiliriz. Yıllardır devam eden bir kara delik bu. Sebebi ne olursa olsun paralarımız israf ediliyor. En azından başa baş olması gereken bir sosyal güvenlik sistemini yönetemiyoruz. Kötü yönetim, sistemin düzgün kurgulanmaması ve devamlı dejenere edilmesinden kaynaklı sebeplerden dolayı ilave fonu bütçeden alarak buraya aktarıyoruz.”
Dedik ya sadece gıdayla sınırlı değerlendirilmemeli israf. Bu rakamlara bakalım bir de:
Akıllı telefon sahiplerinin yüzde 6.8’i yılda bir, yüzde 16.9’u iki yılda bir, yüzde 28.1’i ise üç yılda bir akıllı telefonunu değiştiriyor. Bireylerin yarıdan biraz fazlası (yüzde 51.8’i) cep telefonunu üç yıl içerisinde değiştiriyor. (Raporda bu oranın çok yüksek olduğu vurgulanıyor.)
Bu da ithalat-ihracat dengesini alt üst ederek büyük cari açık anlamına geliyor.
Son söz: İsraf denince aklımıza ilk gelen haklı olarak ekmek başta olmak üzere gıda, su, elektrik vsgeliyor.
Ancak bunlarla sınırlı olmadığını hatırlatan veriler başta kamudaki harcamalar olmak üzere devletin uygulamalarıyla esaslı bir yol gösterici olması lazım. Bitti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.