Ahlaki bir problem: İsraf - 1
Ufuk Uras sosyal medya üzerinden “İsraf” üzerine bir tartışma başlattı ve hatırı sayılır bir beğeni de aldı: Oğlum Bolu komando tugayinda mutfak sorumlusuydu, hiç dokunulmamış pilav gibi yiyecekleri çöpe attıklarını söyleyince, içim acıdı, hiç değilse Bolu'daki mültecilere yenilmeyen yiyeceklerin sevki sağlanabilir, belediye başkanı da ikide bir mülteci aleyhtarı demeç vermez böylece.
Devam twiti: Askeri kışlalarda kalan ve yenilmeden atılan yiyeceklerin belediyelerle işbirliği ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılması çok zor bir organizasyon olmasa gerek.
Ve bir cevap: Askerlik yapanlar hep anlatır Askeriye de çöpe atılan yemekler ile Türkiye'deki fakirler doyar derler.
Bir cevap daha: Evet ufuk bey en büyük masraf kendim deniz kuvvetlerinde yaptığım için bilirim insanın utanası geliyor, iyi bir konuya temas etmişsiniz. Her ilde belediye ile askeri kışla aradinda bir birim kurulsa muhtaç ailelere her gün aş sağlanır.
Ve bir cevap daha: Sadece askeriye değil, Devlete ait yurtlarda kalan yemekler, resmi kurumların öğle arası yemekleri vs.
Uras’ın ki gerçekçi olsa da romantik bir yaklaşım, gerçeğin merkezine bakmakta fayda var sanırım.
İsraf sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sorunu ve gezegenimizde yaklaşık 2 milyar insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşarken, dünyada üretilen gıdanın üçte biri yani 1.3 milyar tonu her yıl israf ediliyor.
Türkiye’de bir günde çöpe atılan ekmek miktarı İzmir nüfusu kadar (4.3 milyon).
2010 yılında dünyanın en zengin 388 kişisinin serveti, dünya nüfusunun en fakir yarısını oluşturan 3.3 milyar insanın sahip olduğu toplam servetten daha fazlaydı. Ancak, yıllar geçtikçe bu durum daha da kötüleşti. 2017’de dünyanın en fakir yarısının servetine eşit servete sahip dünyanın en zengin sayısı sadece 8 kişi. Dünya nüfusunun en fakir yarısına tekabül eden insanların sayısı ise 3.6 milyara ulaştı.
Benzer servet yoğunlaşması Türkiye’de de var. TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre, 2016 yılında en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0.7 puan artarak yüzde 47.2’ye ulaştı. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0.1 puan artarak yüzde 6.2 oldu.
2030 yılına kadar dünya yüzde 40 daha fazla suya, yüzde 50 daha fazla gıdaya, yüzde 40 daha fazla enerjiye ve yüzde 40 daha fazla kereste ve elyafa ihtiyaç duyacak. 20’nci yüzyıl sonrası kapitalizmle tüketimin her alanda sürekli artmasının pek çok çevresel, toplumsal ve etik sonucu var. Her alanda giderek artan israf, kıt kaynakları yok ederken insanlık ve dünyayı da ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor. Devam Edecek
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.