![Veysi Ülgen](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/72_b.jpg)
Veysi Ülgen
Veysi Ülgen yazdı | Yanlışını silecek bir silgisi hiç olmamıştı
Arkadaşı taş avlulu kafenin orta yerinde, tahta masada, karşısında oldukça rahat duruyordu. Sigarayı içine çekiyor, dumanı büyük bir zevkle masaya salıyor, sonra çayını keyifle içiyordu. Keyfini bozmadan hafifçe geri çekerek, “Benim de hata yapma hakkım var. Bir hatadır yaptım. Beni affet.” dedi.
Evet, arkadaşı, olmadığı bir ortamda kendisi aleyhine başkalarıyla ortak bir karara katılmıştı. Arkadaşı yaptığının yanlış olduğunu biliyor ama meseleyi hata yapma hakkı olarak geçiştiriyordu.
“Gözlerime bak ve doğru söyle. Ben sana aynısını yapsam, ne yapardın!”
Arkadaşı gözlerini kaçırmadan bir süre düşündü. Bu defa öne doğru eğildi. Gözlerinden kaçamamıştı. Ve doğru konuşmak zorundaydı.
“Seni affetmezdim!”
“ Zaten hiç affedilmedim! Ama sen de onlar gibi benden meseleyi kapatmamı ve affetmemi istiyorsun. Hatta her şey eskisi gibi devam etsin diyorsun. “
“İstemiyorum. Ama eminim, sen beni affedeceksin?”
“Bundan, nasıl emin olabiliyorsun?”
“ Yaşam tarzından, toplumda ki duruşundan, yaşadıklarından ve bana anlattığın hikayelerden dolayı eminim.“ dedi. Ve “Çünkü ben sen değilim. Ben güç olmak istiyorum. Affetsem zayıf düşerim diye endişeleniyorum. Sen de ben değilsin. Güç olmak istemiyorsun. Affetmek zaten olmayan bir iktidarına zarar vermiyor.” diye devam etti. Yine geriye çekildi ve sırıtarak sigaradan kocaman bir yudum daha çekti.
Onunla tartışmaya devam etmeden kafeye çevrilen avlulu evden hızlıca çıktı.
Evet, arkadaşının dediği tüm hayatı hata yapmama üzerine kuruluydu. Ve her hatası mutlaka ona ödetiliyordu. Herhangi bir hatasının affedildiğini, hata yapma hakkı olarak görüldüğünü, affedildiğini hatırlamıyordu.
Yıllar önce ‘sen yanlış yapamazsın ‘ demişti derslerde sürekli saz çalan ilkokul öğretmeni .
“ Çünkü yanlış yaparsan silemezsin. Çünkü senin silgin yok.” diye devam etmişti.
Evet, silgisi yoktu. Silgi alacak parası da yoktu. Silgisini üst sınıftan aynı mahalleden ondan iki yaş büyük biri almıştı. İtiraz edince dayak yemiş, gururu incinmişti. Sonra onu takip etmiş duvar üzerinde maç izlerken itivermişti. Onu döven çocuk yere düşmüş, kafası kırılmıştı. Bu olaydan dolayı hem endişeli hem de tedirgindi.
Bu yüzden ne silgisinin alındığını ne de silgisini alanı duvardan ittiğini söyleyebilmişti. Babasına da söyleyememişti. Babası hastaydı. Bu yüzden çalışamıyordu ve eve para getiremiyordu. Söylese elbette borç harç ona silgi kalem alacaktı. Sonuçta okula silgisiz geliyordu. Ne kimseden silgi istiyor ne de kimse ona silgisini veriyordu.
Hocasına silgisinin olmadığını söylemiş. Hocası,
“Bu senin hatan. Silgi olmadan ödevini yapacaksın.”
O günden sonra kurşun kalemle yanlış yapmamaya çalışarak yazmaya başladı. Günler sonra hocasından takdir aldı.
“Aferin Ahmed . Hiç yanlışın yok. Silemeyeceğin için çok dikkatli ve düşünerek yazıyorsun. Bu da seni başarılı bir öğrenci yapıyor.”
İşte o günden sonra çok dikkatli davranarak yanlış yapmamaya çalıştı. Yapacağı her yanlışın silinemeyeceği duygusuyla yaşadı. Zaten en küçük bir hatasına bile acımayan sert bir coğrafya da yaşıyordu.
Yaş ilerledikçe bu duygu ağırlaşıyordu. Ve tehlikeli bir hal alıyordu.
Çünkü bilinci ve davranışları kara kalem, yaşadığı çevre de kâğıt değildi.
Çünkü bu coğrafyada kendi iradesini etkileyen çok faktör vardı. Bu yüzden hiç yanlış yapmamak, hiç hata yapmamak mümkün değildi.
Ve de bu bu yüzden hep hata yaptı ve her birini ağır bir şekilde ödedi. Ödemeye de devam edecekti.
Çünkü ne hayat ona hata yapma şansı tanıyor ne de o bu şansa güveniyordu.
Ve bu sert coğrafyada yanlışsız bir hayatı sürdürmeye çalışıyordu.
Veysi Ülgen yazdı | Hikayesi kamyonla kaçmakla başlıyordu
02 Şubat 2025 Pazar 22:56Veysi Ülgen yazdı | Belki ceketini alıp gidecekti
13 Ocak 2025 Pazartesi 00:33Veysi Ülgen yazdı | Baki olan züğürtlüktü
07 Ocak 2025 Salı 23:27Veysi Ülgen yazdı: Sadece hakkını geri vermek istemişti
30 Aralık 2024 Pazartesi 00:05Veysi Ülgen yazdı: Ve o gözlerde artık değerli birini görebilirdi
23 Aralık 2024 Pazartesi 01:09Veysi Ülgen yazdı; ‘İçinizde hüznüm kadar umudum da var’ diyordu
15 Aralık 2024 Pazar 22:41Veysi Ülgen yazdı: ‘Ve geçmişle barışık bir barış’ diyorlardı
04 Kasım 2024 Pazartesi 00:09Veysi Ülgen yazdı: Bir ‘Oyunbozan’ arayışı
28 Ekim 2024 Pazartesi 00:03Veysi Ülgen yazdı: Düşlerimi kuçelere bıraktım
21 Ekim 2024 Pazartesi 00:01Veysi Ülgen yazdı: Belki Kent’in hafızasına Düş’ecekti
07 Ekim 2024 Pazartesi 00:01![Veysi Ülgen](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/72_b.jpg)
![Olcay Baran](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/92_b.jpg)
![Aziz Gülmüş](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/67_b.jpg)
![Sakir Diclehan](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/44_b.jpg)
![Cevat Korkmaz](https://cdn.diyarbakiryenigun.com/author/66_b.jpg)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.