Diyarbakır, tıpkı tüm model büyükşehirler gibi sürekli gelişim gösteriyor…

Bu gelişme beraberinde olumsuzlukları da getiriyor elbet.

Son günlerde, gazetemiz DiyarbakırYenigün’ün de hassasiyetiyle dillere pelesenk olmuş bir uyuştrucu sorunundan söz ediliyor.

Bu şehri uyuşturucudan temizleyin

Diyarbakır Barosu’nun son paylaştığı ve zaman içinde yüzde yüzlere varan kullanımdaki artış ile kullanma yaşının sürekli düşüş gösterdiği dehşete düşüren detaylar…

Üstelik bunun sadece adli mercilere intikal eden olaylar olduğu göz önüne alındığında toplumsal tedirginliğe düşmemek elde değil.

Gazetemizin son haberinde sorundan mustarip asıl muhataplar olan vatandaşlara mikrofon uzatılmış.

Sorunun varlığını inkar eden yok ama farklı gerekçelendirmeler var.

Gerek teknolojik gelişmeler, beraberinde olumsuz şekilde değişen yaşam alışkanlıkları, konuya sadece güvenlik endeksli bakılması, kentin gelişiminde insan faktörünün göz ardı edilişi, sosyal ve ekonomik nedenler dahil bir çok sorunu kapsayan toplumsal yozlaşmadan bahsedebiliriz.

Burada can alıcı soru şu olmalı; Bu sorun nasıl aşılır?

Yukarıda da belirttiğimiz ve belirtemediğimiz (!) nedenler üzerinde öncelikle bir toplumsal ortak akıl ve mantığın geliştirilmesi lazım.

Bu o kadar da gerçekleştirilmesi kolay bir mutabakat değil elbette.

Uyuşturucunun iştah kabartan bir rant haline dönüştürülme öyküsü var elbet.

Bunda devlet dahil tüm güçlerin sorumlulukları var.

Bölgedeki ideolojik, dini, devlet saplantılarının ve ön yargılarının öncelikle aşıl(ama)ması en büyük handikap.

Gerek devletin gerekse toplumun hücrelerine nüfuz etmiş bir sorundan bahsediyoruz.

Devletin bölgeye yaptığı fiziki yatırımlar kadar insani yatırımlara da öncelik vermesini gerektiren bir yeni bakış açısı ortaya koyması lazım.

Ve bölgedeki tüm siyasi ve sivil inisiyatiflerin kısır çatışmaların ötesine geçerek bir araya gelme becerisi göstermeleri de önemli.

Yapılır mı?

Tüm kısır çekişmeler bir kenara bırakılsa ve her şeyden önce İstense böyle bir irade geliştirilir elbette.

Biz yazmaya, sorunu görünür kılmaya devam edeceğiz.

Kentin 12 vekilinin de sahaya inmesi, oylarını aldıkları kesime dokunmasıyla işe başlanabilir.

Israrla “Ses ver Diyarbakır” diyeceğiz…