
Olcay Baran
Olcay Baran Yazdı; Hayatın ‘Sırrı’na ‘Önder’ olmak
Bir insan hayata bu kadar mı etki eder?
Bu kadar insanı ölümünde bile bilinçle bir yolculuğa çıkarabilir mi?
Sırrı Süreyya Önder; yaşamı, entelektüel alt yapısıyla, bir derviş, bir ozan, bir sanatçı, bir inanç abidesi olur mu insan?
Ne güzel şeyler sığdırmışsın hayatına be Sırrı abi!
Arkandan gözyaşlarıyla el sallayan binlerce insanın sevgisine mazhar olmak her insana nasip olmaz.
Arkasından en güzel yazıyı kızı Ceren Önder (Kandemir) kaleme almış. Okuyun istedim; buyrun:
"Artık dinlen turna kuşum"
Baba, hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti.
Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü, bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım bir şeyi, senden duyma ihtimalimin kaybolduğu, mavrasız bir hayat.
Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kâbusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumru, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki, 'Bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir,' derdim.
Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun sesi; bir çırpıda ezberden okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi bir heyecanla çıktığımız kahveler… Evlere sığamayışın. Kimseye kıyamaman. İyiliğe üşenmemen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman, birinin onurunu kırmaktan...
'Baba, kalbim kırık' diye arardım. Baba grip oldum. Baba öksürüğüm geçmiyor. Baba kedim öldü. Baba âşık oldum. Baba uyku tutmadı.'
Ben, babalığına çok doydum. Şimdiye kadar verdiğin, tek bana değil, oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni. Ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu?
Şimdi öfkelenmek istiyorum.
'İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak. Sonra rahatız. Ameliyatta olacağım. İki haftada ne olacak?' demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere... Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum. Yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi’nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.
'Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olan bir babayı sen istemezdin,' demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim?
Sana öfke duyanlar için, 'Yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu, sakın içinde nefret biriktirme,' diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın, ben hiç görmedim. Herhalde kalbine...
Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasin'e bırakarak; ama rengin tamamını alarak...
Sana doyuncaya sevgi verdim. Her gün söyledim sevdiğimi. Doyuncaya kadar öpüp kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen orada da dostlarını bulursun. Artık dinlen turna kuşum. Biz iyi olacağız.
Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımıza eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmadığını bilmenin huzuru...
Seni ayakta son gördüğümüz gün, bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir cebinde mandalina, bir cebinde fıstık ezmesi taşımalarını, teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislerine olan özel sevgini hiç unutmayacağım.
Seni ayakta gördüğümüz son gün, arabana binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi:
'Cano’nun düğününü görmeden gitmeyeceğim.'
Tutmadığın sözün yoktu, gittin mi? Barışı görmek istiyordun.
Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu.
Bir tür barış mıydı bilmiyorum; ama hastane koridorlarındaki sınıfsız, bayraksız, hüzünlü, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben.
Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle...
'Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden.
Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın.
Ama hiçbir rüzgâr dolduramaz boş kalan yerini,
Bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.”
Olcay Baran yazdı | Daha yaşanabilir bir kent için…
22 Şubat 2025 Cumartesi 22:16Olcay Baran yazdı | Urfakapı'da çözüm basit; pratik yok
09 Şubat 2025 Pazar 00:50Olcay Baran yazdı | Seri cinayetler; Toplumsal çürümüşlük
05 Şubat 2025 Çarşamba 22:48Olcay Baran yazdı: Acı, vicdan, ahlak ve insan
29 Ocak 2025 Çarşamba 00:40Olcay Baran yazdı | Ülke yas yeri; Hep beraber yandık
23 Ocak 2025 Perşembe 01:55Olcay Baran yazdı | Şiddetin çetelesi; Bitmeyen acı
17 Ocak 2025 Cuma 23:00Olcay Baran yazdı | Faili meçhul cinayet; Narin
31 Aralık 2024 Salı 12:25Olcay Baran yazdı | Sahipsizliğine ağlıyordu sokak…
11 Aralık 2024 Çarşamba 18:22Olcay Baran yazdı | Alıştığımız tokluk vesair tefferruatlar
29 Kasım 2024 Cuma 13:49Olcay Baran yazdı | Narin; Cinayet, muamma…
15 Kasım 2024 Cuma 03:22




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.