Muharrem Fiğançiçek
Muharrem Fiğançiçek yazdı: Bu gidiş fren tutmaz
Rahat bir nefes almamız mümkün gibi gözükmüyor.
Ekonomik zorluklar bir yana toplumda gittikçe yaygınlaşan bir öfke hali var.
Trafikte, yolda, evde, işyerinde “alacak-verecek meselesi”, “husumet”, “kadına şiddet” adı altında yüzlerce haber retinalarımızdan geçip beynimizin içine kadar işliyor.
Her taraf şiddet, şiddet, şiddet…
Geçen gün Ofis’teki bir bıçaklı saldırıyı (4-5 bıçak darbesi sonrası) esnaf ancak engelleyebiliyor. Tutmasa kim bilir daha kaç darbe vurup oracıkta öldürecek.
Batman’da genç bir çocuk, sözde dini nikahla yaşadığı kadını ve mesajlaştığı erkeği sokak ortasında silahla ateş ederek öldürüyor. Sonra da gidip bir lokantada yemek yedikten sonra şu paylaşımı yapıyor: Aslan gibi yaşadım, paşalar gibi de yatacam'
Sadece Diyarbakır’da değil, tüm Türkiye’de “bireysel silahlanmanın” büyük bir hızla arttığı bir dönemden geçiyoruz ve bu ne yazık ki önlenemiyor.
Nasıl bir topluma döndük.
Korkudan kimseye bir şey diyemeyecek hale geldik.
Trafikte tartışma mı aman aman! Kimin üzerinde ne var ne yok bilemiyorsunuz. Silah, olmadı bıçak o da yok, levye…
Yokuş aşağı balataları yakarak gidiyoruz; bu gidiş fren tutmaz!
Fren sistemi (güvenlik, toplumun tüm dinamikleri) devre dışı…
Sahi bir de seçim yapacağız değil mi?
Kimi niçin seçeceğiz?
Kaldırım, sosyal alan, alt yapı için mi?
Vaatlerin haddi var hesabı yok. Allah’ını seven sıralamış: Neredeyse 8 yıldır kayyım ile yönetilen bir yerde niye bunca zaman yapılmadı diye sormuyor/soramıyor bile.
Sinirlerimiz alınmış, hipnotize haldeyiz…
Şükür bugünler kavuşturana deyip ellerimizi gökyüzüne kavuşturacağız neredeyse!
“Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı, camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi, bizi yaraladı”
Demişti Yusuf Hayaloğlu… O birileri hala milyon kere çoğaltıyor hüzünleri…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.