Mesut Çokur yazdı; Bandanalı Tanrıça

Tanrı nedir? Neye benzer? Her günahı bağışlar mı? Her sesi duyar mı? Zorda olana elini uzatır mı? Eli olur mu tanrının? Erkek midir kadın mıdır? Eşi, çocuğu var mıdır? Yaşım ne olursa olsun hep bir taslak vardır kafamda günahlardan uzak.

Tanrıyı muhakkak bir şeylere benzetirim. Hem de ne benzetirim.

O hep vardı. Doğmadı ve doğurmadı. Fakat mistik olayların baş mimarıydı. Önce güzel bir oyun alanı yaptı. Dünya koydu adını. Sonra da her yerini toprak adındaki toza buladı. Toz gözlerine değdiğinde ağladı. Tozdan toprak artık ıslaktı. Bu kıvamdan kendine tapacak çok gelişmiş canlılar yarattı. İlk şekilden pek memnun olmadı ama bunu geri kalan tüm kalıplar babaları sayacaktı. Sonra esans şişesini cebinden çıkardı. İçinde dolup taşan gül yağı vardı. Bu yağı şekil verdiği toprağa buladı.

Tanrı, bu kez hakikati yarattı. Kendinden bir parça kattı. Rahman yine o kaldı ama Rahim sıfatını paylaştı. O sıfata en çok Meryem ve Asiye yakıştı.

Biri babasız çocuğun anası, diğeri Firavunun karısı. Bir de onlardan uzak, Ortadoğu coğrafyasında ruhu bedenine dar, etrafı diken ve yâr, kötülüğü iyiliğe har eden bir kadın vardı. Adını tabiattaki acı bir ottan almıştı. Kendisi melek lakabı tanrıçaydı. Lakabını, onu Allah için sevenler takmıştı. Tanrıça denmesi Rahim sıfatının paylaşılmasından kaynaklanırdı. Meryem ve Asiye'nin parıltısı, kraliçelerin ışıltısıyla bezeliydi. Cismi dingin yüreği deliydi. Maraz doğuracak iyilikler sefiriydi. Onu anlatması zor yaşaması şahaneydi.

Tekerleme diliyle de şöyle özetlenirdi. Üstünlük taslamadan üst olmayı başarmış, verimsiz topraklarda hoş bir yonca yaşarmış. İyiliklere çiçek, haksızlıklara çivi, teni bulut kadar beyaz incecik, boyu servi. Yüreği iyilikten yana başında bir bandana, gözlerini kapayıp el açmış Yaradana. Tek nefeste söylemiş ahvalini. Bütün yakarışım sana. Sahip çık onlarca cana. Sabırdır tükenir sen var edensin, umuttur biter sen nakşedensin, dildir konuşur sen lâl edensin. Tanrım! Beni namerde muhtaç eyleme, bu tekneye zalimi serdar eyleme. Dedikçe temizlendi ruhu, hafifledi bedeni. Doğru olmasıydı bu mükafatların nedeni. Senin yürüdüğün yerler her dem çiçek açar, çorak arazi senin bulunduğun yerde ne arar?

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mesut Çokur Arşivi