Fatime Kartı yazdı: Giysi takva ilişkisi

“Ey âdem oğulları! Size avret yerlerinizi örtecek ve sizi güzelleştirecek elbise verdik. Ama takva elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. İşte bu (giysiler) düşünüp öğüt almanız için Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Ey âdem oğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için elbiselerini soyarak ana-babanızı cennetten çıkardığı, gibi şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları iman etmeyenlerin dostları yapmışız.”(Araf , 26-27)

Bugün konu edineceğimiz ayetler insanın derin bir psikolojik tahlilini içeriyor diyebiliriz. Dolayısı ile ihtiyacımız olan birçok uyarılar barındırıyor. Ben sadece kısaca üzerinde durup tefekkür kapısını biraz zorlamak gerektiğini arz etmeye çalışacağım.

Bu ayetler bir yönü ile İnsanoğlunun ahlaki olgunluğa ulaşmada ilk basamağı oluşturması açısından elbisenin önemini anlatmaktadır. Öyle ya görebildiğimiz varlıklar içerisinde sadece insan soyu elbiseye ihtiyaç duyar ve bu ihtiyaç fiziksel olmaktan öte psikolojiktir. Başka bir deyişle fıtri bir ihtiyaçtır. Bunun anlamı giyinmek tıpkı yemek, içmek, cinsellik, uyku vs. gibi insan soyunun insan olması itibariyle her çağda ihtiyaç duyduğu bir olgudur. Zaman ve mekânla sınırlı değildir.

“Örtünmesi gereken yerlerinizi örtecek ve sizi güzelleştirecek elbise var ettik” Ayetİ Kerimede geçen “libas” kabaca insanın bedenini örten her türlü elbisedir. Bakara suresinde eşlerin birbirinin açığını örtücü manasında da bu kelime kullanılmıştır. “Riş” ise kısaca süs amacıyla kullanılan, örtünmesi gereken yerleri örtmesinin dışında insana saygınlık ve itibar kazandıran lüks elbise demektir. Yani giyinmemizin iki temel sebebi vardır. Birincisi insanın fıtratında bulunan hayâ duygusu ile gizlenmesi gereken yerleri örtmesinin yanısıra sıcak ve soğuktan korunması, İkincisi yine insanın fıtratında bulunan beğenilme, daha güzel görünme, diğer insanlardan farklılığını ve üstünlüğünü ortaya koyma arzusu ile giysiyi bir prestij malzemesi haline getirmesidir. Bu iki yönünün dışında giyim-kuşam, ahlaki olgunluk ile de ilişkilendirilmiştir. “Takva elbisesi var ya işte o daha hayırlıdır” Takvanın yani günahlardan ve çirkin davranışlardan korunma içgüdüsünün libas olarak değerlendirilmesi elbise ile ahlak arasında bir ilişki olduğunu hissettiriyor. Elbisenin, yaratanın huzurunda olduğu bilincini kazanma ve ahlaki olgunluğuna ulaşmadaki önemine dikkat çekiliyor. Şunu anlıyoruz ki ikinci elbisemiz olan takva elbisesini elde etmemiz için birinci elbiseye ihtiyacımız var. Zira takvanın içerisinde hayâ var. Hayâyı korumanın ilk yolu da giyinik olmaktan geçer. Ey insanoğlu eğer örtünmesi gereken yerlerini sana öğretildiği gibi ve gerektiği şekilde örtersen ve süslenmede ölçüyü kaçırmaz, aşırılığa kaçmazsan takva elbisen devreye girer ve ahlaki olgunluğa ulaşmada önemli bir adım atmış sayılırsın. Şunu da unutmayalım ki takvaya ulaşmanın ilk basamağı giyim kuşam olsa da nihai yolu değildir.

“Ey adem oğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için elbiselerini soyarak ana-babanızı cennetten çıkardığı, gibi şeytan sizi de saptırmasın.” Ayetten anlıyoruz ki çıplaklık şeytanın bir oyunudur, şeytana uymanın sonucudur ve bu durum takvayı zedeler. Takvanın zedelenmesi korunma mekanizmasının yerle bir olması demektir ki sonuç ahlaki düşüş ve hayvanlaşma sürecidir. Şeytani düşünce insanı bu derekeye çıplaklığı yayarak düşürür.

“Çünkü o ve kabilesi onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.” Bunu insanın zaaflarını devreye sokarak yapar. Çünkü o ve kabilesi sizin zaaflarınızı bilir, o zaaflarınızdan girerek sizi rezil rüsvay eder de siz hiç farkına bile varmazsınız. Şeytani güçlerin bizden güçlü olduğu tek nokta, farkında olmadığımız zaaflarımızın farkında olmalarıdır. “Önlerinden arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.” (Araf, 17) ayeti şeytanın zaaf noktalarımızdan ne şekilde girdiğini ayrıntılamaktadır. Bugün giyim kuşamda gelinen nokta ayetlerin bize söylemek istediğini çok net olarak ortaya koymaktadır.

Ve can alıcı gerçek; “Şüphesiz biz şeytanları iman etmeyenlerin dostları yapmışız.” Şeytanları sadece görünmeyen varlıklar zannetmeyin. Kötülükler, çirkinlikler onların insan olan dostları sayesinde yayılır yapıla yapıla zamanla normalleşir. Hatta çağdaşlık, sanat, moda gibi isimlerle çekici ve süslü hale getirilir. Bizi yanıltan da bu değil midir, ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatime Kartı Arşivi