Şakir Diclehan yazdı: Buruk geçen bir bayramın ardından

Bayramların büyük önemi vardır Müslümanların  hayatında… Her fert, Kur’an-i Kerim’den bir ayet gibi kalbini öbür Müslümanlara götürecek ve böylece büyük bir mutluluk duyacaktır..

Git gide amacından uzaklaştırılan bayramlarımızı bize bıraksalardı keşke… Ah ne olurdu? Bugün yeryüzündeki şehirler, köyler kasabalar ve yerleşim birimlerinde yaşayan Müslümanlar, bütün ulaştırma araçlarıyla birbirine uğramaları ya da haberleşmeleri mümkün olmasa da Kâbe-yi muazzama etrafında dönerek adeta bu ibadet aracılığıyla haberdardırlar birbirlerinden…

Bir Müslümanın eli, öbür Müslümanın eline, onun eli de bir başka Müslümanın eline, böylece bütün Müslüman eller birbirine kenetlenecek ve bütün İslam dünyası, kopmaz, yıkılmaz bir bina, sarsılmaz bir yapı haline gelecektir.

Bayram, taştan ve topraktan, rüzgâr esintilerinden ve yaprak hışırtısından değil, bir medeniyetten, hem de izleri ve eylemleri duraklamış gibi görünen köklü bir tarih ilhamından, Müslümanların aydınlık günlerinden, derin köklerle beslenmiş bir inançtan ve bir bilinç hafifliğinden gelerek bize            ulaşmaktadır.

Aslına bakılırsa hutbeyi okuyan İmam, bir çağrıda bulunsa da çelik ve beton arasında boğulan insana bir özgürlük çağrısı yapmakta ve evrensel bir bildiri sunmaktadır. Hürriyetin ancak kurtuluş içinde bir anlam ifade edeceğini ilan eden evrensel bir bildiridir bu...

Camilerdeki hutbe, vücuda olan tutsaklıktan, maddeye ve eşyaya olan bağlılıktan ve putlar korusuna olan eğilimden kurtuluşa açılan bir çağrı manifestosudur bu hutbe…

Evlerden evlere taşınan armağanlar, evleri doldurup taşan armağanlar, bayramların en büyük hediye ve armağanıdır…

İşte o ulu ve eşsiz geçmişten elimizde kala kala bu ulu bayramlar kaldı… Onlara sıkı sarılmamız ve hiç olmazsa İslam’ın son peygamberinin bu armağanını elden kaçırmamamız gerekir…

İdarecilerin turizm ve maddi gelir anlayışıyla bir tatil aracı olarak gördükleri bayramın ruh ve felsefesine aykırı düşüncenin son bulması, evlerden evlere bir armağan gibi taşınan,  çileli hayat arkadaşı eşlerin ve evlerin bin bir renkli çiçekleri çocukların bayramı olması, en büyük dileğimizdir…

Bu bayramı biraz buruk geçirdik. Çünkü her bayram, Yüce Diriliş Partisi’nin Haseki semtindeki hacım olarak küçük fakat anlam olarak büyük İstanbul il merkezi binasında iki elin on parmağını geçemeyecek diriliş erlerinin ve Karakoclu sevenlerin katılımıyla kutladık. Üstad Karakoç’la aynı fotoğraf karesinde görünmek isteyenler ya da merak nedeniyle neleri konuşacak diye bir düşünce içinde olanlar yoktu bu bayramlaşmada... Aydınlık şahsiyetlerin fikir gücü ve bazusuyla kutlamak gerek bayramları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi