Esir Toplulukların Kurtarıcı Arayışı

İnsanlar, düşünmeye başladıkları tarihten günümüze kadar aciz olduklarını her ne kadar kabullenmek istemeseler de içten bir düşünce ile bu durumu benimsemişlerdir. Yaşamı, tabiatı ve en nihayetinde kendilerini sorgulamayı öğrendiklerinden beri her zaman bir kurtarıcı arayışında olmuşlardır.

Farklı insan topluluklarında farklı biçimlerde beliren kurtarıcılar, kimi zaman bir nesne kimi zaman bir insan kimi zaman doğa olayları kimi zamanda üstün güçlere sahip bir takım düşünce ürünü tasarımlar olmuşlardır.

İnsanların ilişki ve ihtiyaçlarını düzenleyen yaşamın her alanında varlık gösteren bu kurtarıcı arayışı, insanların zorluklara karşı umuda sığınmalarından başka bir şey değildir. Oysa insanlığı ileri seviyelere taşıyan her zaman düşünen ve cesur olan insanlar olmuştur.

Kurtarıcı arayışı en çok, -ölüme çare bulamayan insanların; kendilerine yeni bir yaşam sunma isteklerinden ötürü- inanç sistemlerinde görülmektedir. Yok olmayı hazmedemeyen insanlar bir müddet sonra kendilerine yeni bir yaşamlarının olacağı inancını armağan etmişlerdir.

Bu arayış en çok inanç sistemlerinde görülse de yalnız bu sistemlerde mevcut olmayıp yaşamın her alanında görülmektedir. Söz konusu kurtarıcı savaşta bir komutan, kıtlıkta süt veren bir inek, kuraklıkta yağan bir yağmur olabilir.

Özünde oldukça "faydacı" ve "benci" olan insan, menfaatlerini temin eden şeyleri kutsamaya pek yatkındır.

Lider kavramının temelinde de bu düşünce vardır. Geri kalmış insan topluluklarında daha belirgin olan boyun eğme-kendini adama olgusu, insanların yaşamlarını ve geleceklerini, liderlerin keyfine terk etmektedir.

Yeryüzündeki neredeyse tüm halklar, kendilerine bir önder belirlemiş, onlara güzellemelerde bulunmuş ve onları kutsama yoluna gitmişlerdir.

Günümüzde boyun eğme-kendini adama olgusunu belli derecelerde kırmış, zincirlerinden kurtulmuş topluluklar mevcuttur. Özgürleşme ve güçlenme konularında önemli bir gelişme olarak yorumlanması gereken bu adımlar; ne yazık ki insanlığın -geri kalmış- büyük bir bölümünde henüz atılmamıştır. Daha kötü olanı ise söz konusu-geri kalmış- toplumlarda bu adımlar atılmakta istenmemektedir.

Ve birşey oldukça açıktır ki; günümüz dünyası, insanların kendilerine lider olarak seçtikleri kendilerinden 'biraz' akıllı olan kimseler tarafından yönetilmeye maruz bırakılmaktadır.

Tarih boyunca sayısız zorlukların üstesinden gelen, düşünen ve cesur olan insanlar, en büyük mücadeleleri sert rüzgarlara, büyük dalgalara karşı değil; cehalete karşı vermişlerdir.

Halk, kalıpları kırmayı başardığı takdir de halkın bu aydınlanması, liderlerin ve sözde kurtarıcıların sonunu getirecektir. Dünya genelinde bu aydınlanma gerçekleştiğinde insanlığın hatta evrenin geleceği küçük bir insan zümresinin iradesine terk edilmekten kurtarılacaktır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Arşivi