Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Deprem; Toplumsal ve kamusal ahlak(sızlık)

8 Şubat günü art arda gelen depremlerle Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşadık.

Yaklaşık 10 saat arayla iki büyük depremle 10 ili kapsayan felaketin boyutu korkunç.

Merkez üssü Kahramanmaraş’ta kimi bölgeler adeta yerle bir oldu Hatay ve Adıyaman da felaket silsilesinden en çok etkilenen illerin başında.

Gaziantep, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Mardin, Siirt, Osmaniye de etkilenen iller arasında ve her bir il bilançonun am az ama çok içinde.

Depremin ardından başlayan seferberlik haline rağmen enkaz altındaki hayat belirtileri her geçen saat kayboluyor maalesef.

Dondurucu soğuğun eşliğinde gelen felaketi kavramakta geç kaldığımızı söyleyebiliriz.

Hayatta kalabilen binlerce insan, geciken yardım ve müdahaleler yüzünden enkaz altında can verdi/veriyor.

Toplam can kaybı içinde ilk saatlerde müdahale edilemediği için hayatını kaybedenlerin sayısı çok yüksek.

Enkaz altında bulunduğu tahmin edilen insanlara ulaşılamıyor.

Felaket sonrası müdahalede geç kalan devlet özel ve tüzel kişilere ait iş makinelerinin valiliklere teslim edilmesini neden ilk gün talep etmedi?

Lakayt bir durumdan bahsedeyim size.

Yer Diyarbakır Yenişehir ilçesi Ofis semti.

Eski postane ve lojman binasının yıkımını yapanlar orada çıkacak olan hurdanın telaşında; çalıştırdıkları ağır iş makinalarıyla hurda çıkarmaya uğraşırken adeta yeri ve diğer binaları sallayordu.

Üstelik az ilerde çöken bir apartmanda arama-kurtarma çalışmaları devam ediyorken bunu yapıyorlardı.

Yenişehir Belediyesi gelen tepkiler sonrası zor durdurabildi çalışmayı.

Devlet felaketin boyutunu algılayamadı organizasyonlarda bu yüzden aksadı diyebiliriz.

Acıyı, felaketi siyasi rant telaşıyla oy devşirmeye dönüştüren zihniyet ise hepsinden kötü.

Ancak en azından Diyarbakır için şunu söyleyebiliriz:

Deprem kadar yapı kontrol mekanizmasının eksikliği Diyarbakır’da yıkımı daha da derinleştirdi diyebiliriz.

Diyar Galeria bunun en bariz örneği. Kolon kesilmesi, Elazığ depremi sonrası güçlendirme yapılması yönündeki raporlamaya rağmen hiç ir çalışma yapılmadığı söyleniyor.

Serin-2 ve Sözel Apartmanları için de aynı iddialar söz konusu.

Klasik bir söylemdir, “Deprem değil, yapılar öldürür” sözü.

Bu yapıları denetleyen kurum hangisi ve neden göz yumuluyor böylesi hayati uygulamalara anlamış değilim.

Ülkenin insan, toplum ve kamu ahlakı sorgulanmalı bence.

Bu üç olgunun ahlak anlayışı çok ciddi sorgulanması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi