Gelelim bu çıkmazdan kurtulmak için izlenmesi gereken doğru yola.

Anahtar kelimeler yüksek vergiler ve üretim. Ülkemizdeki ekonomik sistem ve kalkınmanın temelini vergiler oluşturuyor. Dünyayı bilmem ama her zaman için rol model aldığımız Avrupa’nın en fazla vergi uygulayan ülkesiyiz. Maliyetlerin çoğunu vergiler oluşturuyor. Tarla fiyatı ile pazar fiyatı arasında uçurum var. Nakliyeden komisyonculuğa kadar bu kadar fark olmasının ana etkeni farklı başlıklar altında uygulanan vergiler. Çok detaya inersek bu sayfalara sığmaz.

Ancak mazot ve yakıtın bu kadar yüksek olması da yine vergilerden kaynaklanıyor. Kuşkusuz dünya piyasalarında farklı nedenlerden dolayı piyasa şartlarının üzerinde seyreden petrol fiyatlarının yüksek olması da önemli bir etken ancak bizdeki olay vergilerin yüksek olmasıyla alakalı. Ülkemizdeki yakıt fiyatlarıyla bizden çok daha kötü ekonomik koşullara sahip olan komşu ülkeleri kıyaslamamız bile yeterli bunu anlamak için. Çözüm ise yüksek vergiye dayalı ekonomi plan ve programlarından vazgeçip, üretime dayalı sisteme geçmektir. Bu durumda ülkenin iç ve dış ekonomik gücü artar. Devletin de vatandaşın da sırtındaki yük kalkmış olur. Hayatta 2 yanlış bir doğru etmez ama iktisadi hayatta 1 yanlış binlerce doğruyu götürür. Üretim artarsa ithalat azalacağı gibi dışa bağımlılık azalır ve bugün savunulanın aksine ihracat da artmış olur. Yani bugünkü gibi mutlu bir azınlık kazanmaz, işveren Mehmet beyden sokaktaki simitçi Ali kardeşe kadar herkes kazanmış olur.

Aklın yolu birdir.

Dünya 1929 Ekonomik Buhranı’nı yaşadığında bu krizden iktisatçıların geliştirdiği bilim ve akılcılığa dayalı doğru politikalarla çıktı. Ülkemizde de çok değerli iktisatçılar var. Bunlara kulak verilerek bu işin içinden çıkılır. Bu mümkündür.
Ekonomi kırılgandır, kendi doğruları vardır ve hamaset kabul etmez. Bitti