Ufuk Çimen yazdı: Ufkun ötesi; tüketim toplumu - IV

Bencilliğin terbiyesi kolay değil; Peki, kabahat kimde?

Kabahati onlara yıkarsak haksızlık etmiş oluruz. “Günün zevk ve eğlence modalarını sürekli deneyerek gerçek benliğinden kaçan” (Engin Geçtan, İnsan Olmak, Metis yay., İstanbul 2016, s. 102.) bir gençliğin yetişmesinde bizim hiç mi kabahatimiz yok? Asıl can alıcı soru da bu olsa gerek. Mesela, gençlerimizin eğlence kültürünün içeriğini ve rengini belirlerken bizler de çanak tutmuş olabilir miyiz?

Bu sorunun cevabını ararken, oğlumun LGS sınavı için hazırlanan 8. sınıf İngilizce kitabı elime geçti. İzin verirseniz, oradan size birkaç eğlence çeşidi aktarayım: Hafta sonu partisi; yaş günü partisi; pijama partisi; mezuniyet partisi/balosu; barbekü/mangal partisi; yılbaşı partisi; konserlere gitme (pop ve rap müzik özellikle); tiyatro ve sinemaya gitme…

Teklif: “Ben ve arkadaşlarım pazar günü bir pijama partisi yapacağız, sen de gelir misin?” Cevap: “Bu harika bir fikir! Orada olacağım.”

Yiyecek ve içecekler: hamburger, sandviç, pizza, suşi, kola…

Soru: “Ne arzu edersin?” Cevap: “Bir hamburger yemek isterim.” Soru: “Peki, ne içmek istersin? Cevap: “Kola lütfen.” Soru: “Ne kadar sıklıkla hamburger yersin?” Cevap: “Oldukça sık.”

Soru: “Yukardaki tabloya göre Helen ve Jamie tatillerde hangisini sıklıkla yaparlar?” Seçenekler: “Partilere gitmek; yoga dersleri almak; kartpostal yazmak; rap müziği dinlemek; kompüter oyunları oynamak.”

Bunları çoğaltabilirim ama gerek yok. İngilizceye, eğlenceye, sinemaya, tiyatroya karşı olduğum sanılmasın. Güzel film olduğunda oğlumla birlikte giden biriyim. İngilizceyi öğretebilirken bile yerli ve milli olabilir miyiz, benim derdim bu. Kola yerine ayranı, şalgamı; hamburger yerine döner veya sucuk ekmeği; pizza yerine etli pideyi veya lahmacunu koyabilir miyiz? Niye olmasın?!

Gençlerimizi kendi elimizle kapitalizmin tüketim ve israf çukuruna yuvarladığımızı düşünmüyor musunuz?

Sadede geliyorum…

Kapitalizm gediklerden sızmayı iyi bilir. Zafiyetlerinizi tek tek keşfetmek için önünüze yalancı bir serap serer. Ardından sizi hiçbir çıkışı olmayan, sık örülü bir kapalı evrene kapatmak için sabırla bu zafiyetlerinizle esir alır. Oltaya taktığını tam bir kapatılmışlığa mahkûm eder. Materyalizmin zifiri karanlığına gömer…

Kapitalizm, ruhları kendine tabi kılmada mahirdir, bunu hayatın hiçbir karesini ihmal etmemesine borçludur. Kapitalizmin bir diğer özelliği ise sahip olduğu alternatif bolluğudur. Her talep ve arzuya, her zevke değişik seçenekler sunar. İkna gücü yüksektir. Ailesinden, geleneğinden ve kültüründen özgürleştirdiği gençleri kendi ürünlerine bağımlı kılar. Sınırları aşarak yaşamayı alışkanlık hâline getirenler için kapitalist dehanın sürpriz icatları kapıdadır.

Gençliğin enerjisini sahte tutkuların peşinde tüketir… Onları markaların arasında, hazların peşinde koşturmaktan bitap düşürür. Hiçbir haz kalıcı olmadığı için hazzın kaybolmasıyla birlikte bir başka hazzın peşine takar onları. Hazların zerk ettiği geçici mutlulukla onların iç boşluğunu ve zihinsel yoksulluklarını hasıraltı eder.

Bu kısır döngü her nesilde böyle sürer gider; gençler kapitalizmin gençlik iksiridir… Onları acıkana kadar uyutur; uyuyana kadar şişirir ve böylece kendini besler. Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi