Ufuk Çimen yazdı: Ufkun ötesi; tüketim toplumu - III

Günlük hayatın kargaşa ve çatışmalarından kaçmak için evin müstakil odaları ve kafelerin kahve aromalı loş mekânları iyi bir sığınak vazifesi görüyor böyle gençlerimize. Uyku ve sükûnetin hâkim olduğu geceler onlara kendi sanal ortamlarına akması için en müsait zaman dilimlerini oluşturuyor. Bedenlerin ve zihinlerin gevşediği, zamanın yavaşladığı, kâbuslar görmektense uyanık kalmanın yeğlendiği sessizlik anları diyebilirsiniz. O anları belli bir zaman diliminden başka bir zaman dilimine, belli bir mekândan hayallerde kurgulanan başka bir mekâna geçişin dakikaları olarak görebilirsiniz. Sessizliğin kucağında ruhun başka bir âleme ışınlandığı bu büyülü anları hiç kimse bölmemelidir. Zaman ve mekân sıkışması denen telaş ve koşturmaca girdabından kaçıştır… Gündüzün kuralcılığından, anne-babanın denetiminden, evin görev ve sorumluluklarından kaçıp gecenin lakaytlığına sığınmaktır.

Tam bağımsızlığın zevkine varıldığı saatler, sınırsız hürriyetin kucağında esneyerek sabahlama anlarıdır…

Lâkin bedenin dinlenme ve yenilenmeye en ihtiyaç duyduğu dakikaların ve saatlerin uykusuz geçmesinin sadece bünyenin biyolojik dengesini değil, aynı zamanda ruhsal dengesini de altüst edeceğinden habersizdir.

Bu gençlerimizin hane halkıyla oturma, birlikte yemek yeme, sohbet etme vb. alışkanlıkları epey nadirattandır. Sohbetin dönüp dolaşıp kendine gelme ihtimali olabileceğinden buna fırsat tanımaz. Zira en nefret ettiği şeydir nasihat dinlemek.

Bu gençler uykuya bayılırlar; aile yatarken onlar ayaktadır, ayaktayken onlar yataktadır. Yatma ve kalkma saatlerini kendileri tayin ederler. Her Allah’ın günü saçlarına fön çekmeye bayılırlar. Bir kısmı vejetaryen veya vegandır. Unisex giyerler. Zengin muhitlerindeki kafe mekânlarına takılırlar.

Bu sözünü ettiğim genç tipolojisi bugün yaklaşık her dört-beş aileden birinde var. Sayıları giderek de artıyor. Kapitalizmin tüketim kültürü gençliğin gündelik hayatını ıvır zıvırla doldurmayı başarıyor. Kapitalizmin geleceği kendisine bağımlı gençlerin sayısının gün be gün artmasına bağlı. Bunun için öncelikle gençliğin özel hayatının anlamdan boşaltılması elzemdir. Gençlere vaadi açık ve nettir: Her türlü etkiden yalıtılmış bir hayat; içine ailenin, dinin, siyasetin, değerlerin, kuralların sızmadığı, sızamadığı bir hayat…

Dolayısıyla hayatını, yukarıda kısmen tasvirini yaptığım bu şekil bir rutine bağlayan bir kısım gençliğimiz var, ister kabul edelim ister etmeyelim…

Kapitalizmin yuvarlama bir genç tipolojisidir; kapitalizme ayak direyen tüm unsurlardan (aile, gelenek, din, kültür, medeniyet) arındırılmış bir genç… Her millette var edilen bir yeni tip!

Günlük hayatın telaş ve koşturmacaları onları etkilemez. Açlık, yoksulluk, işsizlik, terör, savaş, küresel ısınma vb. gibi insanlığın ortak sorunları onların umurunda olmaz. Gelecek için tutarlı planları yoktur. Aileden ve değerlerden konuşmak incitici ve sinir bozucudur. Onlarınki kendin için kendini yaşamak gibi bir şeydir. Devam Edecek; Kabahat kimde?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi