Turizmde hedef yükselirken: Surların hali-II

Hedef güzel, manzara eksik

Surlarının içler acısı durumuna vurgu yaptığımız önceki yazımızdan, Diyarbakır’ın turizm hedeflerine vurgu yapan bir başka açıklamaya bakalım bugün…

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Yöre Temsil Kurulu Başkanı Mehmet Akyıl, geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da turist beklentisinin 2018 yılında hedefledikleri sayının üstüne çıktığını kaydederek, 2019 yılında geçen seneye göre iki kat oranla 3 milyon turist hedefi koyduklarını söylemiş ve şöyle devam etmiş:

“2018 yılında kendimize bıraktığımız 1 milyon turist hedefi vardı, gelen turist sayımız 1 milyonu geçti. 2019 yılında çok daha fazla turist bekliyoruz. Bununla alakalı yaptığımız çalışmalar özellikle yurt dışından gelen turistlerle alakalıdır. Diyarbakır’daki tanıtımımız, yurt içindeki çalışmalarımız yine devam etmekte. Fakat en fazla çalışmalarımız yurt dışından gelecek turistlerle alakalıdır. Bu yıl ocak ayında ilk etapta biz İran’dan tur operatörleri getirdik, Diyarbakır’ı gezdirdik. Sonrasında Irak’tan Kürt bölgesinden yaklaşık 12 tane acente getirdik, bunlara Diyarbakır’ı tanıttık. Bizim 2018 yılı sonlarında özellikle Almanya’ya uçuşlarımızla beraber Almanya’daki turları getirmekle alakalı acentelerimiz ve oradaki tur operatörlerimizle beraber bir çalışma yaptık. Bu sene işte bu ay meyvesini almaya başladık. İlk etapta yeni bir tur geldi sonrasında mayıs sonuna kadar 6 tane daha tur Diyarbakır’a program yapacak. Bizim asıl gelecek yurt dışındaki turlarımız ağırlıklı IKBY olacak. Kürt bölgesinden Diyarbakır’a ve bu bölgeyi gezdirip tekrardan Diyarbakır’dan göndereceğiz. Çünkü bir uçuş başladı, Diyarbakır’ın her tarafını gezdiriyoruz. Şöyle yapıyoruz gastronomi, kültür turu, inanç turu diye üçe ayırıyoruz. Biz öncelikle kültür turu yapıyoruz, kendilerine tabi öğlen yemekleri, akşam yemekleri tamamıyla Diyarbakır gastronomisini yansıtan yerlerden yemekler veriyoruz. Bir günümüzü de tamamıyla inanç turizmine ayırıyoruz. Yani gelen insanların tamamıyla hepsi hem kültürel anlamda, hem gastronomi anlamında hem de inanç anlamında bir turistik gezi organize ediyoruz. Burada çok memnun kalıyorlar ve eminim ki katlanarak bir 2019 yılı geçireceğiz özellikle yurt dışı turist akımında. Fiyatların çok uygun olduğunu söylüyorlar. Diyarbakır hastanelerinin fiyatlarının da çok uygun olduğunu söylüyorlar. Yani bu anlamda Diyarbakır’a hem sağlık anlamında hem gastronomi anlamında hem de gezi anlamında ve onların yapacağı gezi anlamında ve onların yapacağı alışverişte Diyarbakır’a ciddi bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Şuan ki hedefimiz tabi ki 3 milyon turist. İşte sur içerisindeki yapılaşmalar ve kapalı alanlar açıldığında 3 milyonu rahatlıkla yakalayacağımıza inanıyorum” dedi.

Gerek yurt içi gerek yurt dışından gelen turistlerin yüzde 70-80’i Diyarbakır’ın adının önüne geçen dünyaca ünlü surlarını belki de ilk defa gelecek, görecek ve gidecek.

Peki, turistler Diyarbakır surlarını bu içler acıtan haline rağmen rahatça gezip görebilecek mi?

Yazılı bir tabela yok,neyin ne olduğunu turistler nasıl bilecek?

Yer yer çökmelerin olduğu ve bazı bölümlerinin pislik içinde olduğu Surlar; nasıl bir izlenim bırakacak 3 milyon yerli ve yabancı turistin aklında?

Görsel olarak yıkık viran yerleri mi kalacak akıllarında?

Yoksa neredeyse çöplüğe dönen çöplük dolu kuytu köşeler mi, yada neredeyse başınıza düşecek bir taşı haber veren tabelalar mı?

UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Diyarbakır’ı memleketine döndüğünde nasıl anlatacak?

En önemli kısım bir daha gelmek isteyecek mi?

Hani pratik akıllıyız da çare olsun diye o yıkık/viran bölümlerini gezdirmeyecek miyiz?

Bir de kapalı olan altı mahallenin durumu nedir?

Bu mahallelerde yapılanlar, ilçenin tarihi dokusuna uygun mu yapılıyor, bilmiyoruz.

Aslında kamuoyuna yansıyan haliyle biliyoruz da bir şey yapamıyoruz.

Örnek vermek gerekirse son zamanlarda turist akınına uğrayan Zerzevankalesi.Bu kaleyi önemli kılan görselliği değil, geçmişe ışık tutan tarihidir.

Surlarımız kadar sağlam kalabilmişte değil ama yerli ve yapancı turistlere şimdiden ilgi odağı olmuş bile.

Surlarımızın görselliği, tarihi ve halen fiziksel canlılığını koruduğu halde değerini bilmiyoruz, gerektiği kadar önem vermiyoruz.

Yetkililerin bir an önce surlar hakkında ivedi olarak çalışma başlatması lazım.

Yıkılmadan, tamamen yok olmadan sağlamlaştırma çalışmaları yapılması gerekiyor. Yıkılan bölgelerin taşları çalınıyor mu, korunuyor mu bilmiyorum. Yıkılan bazı bölgelerin restorasyonu yapılmış ama görüntüler içler acısı… “O eski halinden eser yok şimdi” dedirtecek cinsten.

Güzel bir çalışmayla müze haline dönüştürülse kent ekonomisi için oldukça iyi olmaz mı?

Diyarbakır’ı geliştirmek adına atılması gereken tüm adımlar, tarihi dokusunu korumak ve bu tarihi layığıyla anlatabilmek olmalıdır. Sağlam kaldırımları söküp tekrar yapmak bizlere yerinde saymaktan başka hiçbir şey kazandırmadı, kazandırmayacak.

Sadece bu kentte yaşayanların değil, aynı zamanda dünya kültürel tarihinin ortak mirası olarak sahip çıkılmalı surlara.

Son olarak tüm bileşenleri içine katarak (Kültür Bakanlığı, Valilik, Belediye, STÖ) yapmadığını Ahbap Diyarbakır gönüllüleri yaptı.

27.04.2019 tarihinde #kirletmetemizletagi altında eş zamanlı olarak Türkiye’nin her yerinde başlattıkları çalışmayla insanlara çevrelerini temiz tutma bilincini aşıladılar.

Bu kampanyada Diyarbakır surları da bir nebzede olsa nefes aldı.  Haluk Levent öncülüğünde toplanan gönüllü gurupların yapmış olduğu çalışmalardan dolayı teşekkür dileklerimi iletiyorum.  Bitti

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi