Savaşı anlamadan Barışı anlatmak
Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikayesi: Karıncanın Su İçtiği” romanında Çanakkale Savaşı sırasında kaldığı Karınca Adasında yaralı askerleri tedavi etmek bulunduğu süre içinde hastane olarak kullandığı kilisenin yıkıldığına şahit olan ve Doktor Salman Sami, yaşadığı şoktan sonra şunları söyler:
“Ben bu adada insanoğlunun çekemeyeceği acıları çektim. Ben burada, yaralı, kurtaramadığım hastamla birlikte, insanların ölmemek için son güçlerini, harcayarak hayata nasıl sarıldıklarını yaşadım. Ölümden dönen insanların sonsuz yaşam sevinçlerinin içinde buldum kendimi. O sevinçlerle birlikte hayata sonsuz bağlılık neymiş onu yaşadım. İşte bu acıları, mutlulukları, sevinçleri yaşadığım bu kiliseden bir taş bile kalmasa da, o acılar o mutluluk, o sevinçler bu adanın taşına, toprağına, denizine havasına sinmiştir. Yıksınlar köpekler, bu kilisede ölüm yatıyor, zulüm yatıyor, insanın kendisine acıması yatıyor. İnsanın en köklü duygusu ne sevgi, ne öfke, ne korkudur. İnsanın kendine acımasıdır…”
… Çivi çiviyi söker. İnsanın götüremeyeceği acıları daha büyük acılar söker!
…
2018 Nobel Barış Ödülü, tecavüzün savaşlarda bir silah olarak kullanılmasını engellemek amacıyla yürüttükleri çalışmalardan dolayı Kongolu jinekolog doktor Denis Mukwege ve Ezidi insan hakları savunucusu Birleşmiş Milletler (BM) İyi Niyet Elçisi Nadia Murad'a verilmişti.
25 yaşındaki Kürt insan hakları savunucusu Nadia Murad, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından kaçırılan ve esir kaldığı süre boyunca cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalmış binlerce Ezidi kadından biriydi.
Nadia Murad, örgütün elinden kurtulduktan sonra Ezidi katliamının tanınması için mücadele vermeye başlamıştı. Sincar yakınlarındaki Kocho köyündeki evinden alınmış, Musul'a götürülmüş ve burada işkence ve tecavüze uğramıştı. Daha sonra kaçmayı başarmış ama Sincar saldırısı sırasında annesini ve 6 erkek kardeşini kaybetmişti.
Murad, IŞİD'den kaçmasına ise örgütle bağlantısı olmayan Müslüman bir ailenin yardımcı olduğunu anlatmıştı:
"Çoğu insan yalnızca bir kere ölür ama biz saat başı ölüyorduk. Kalplerimiz sürekli korkuyla doluydu ve ne zaman bize geleceklerini hiçbir zaman bilmiyorduk…
IŞİD tarafından kaçırılmadan önce kendimi öldürmeyi hiç düşünmemiştim. Herkesin Allah'ın onlara verdikleri hayatı kabul etmesi gerektiğine inanıyorum. Dayanmamız gerektiğine inanıyorum ama birçok kız intihar etti."
Denis Mukwege
1955 yılında doğan ve dokuz kardeşin üçüncüsü olan Mukwege, hastalara yardım eden bir din adamı olan babasından ilham alarak tıp eğitimi almaya karar verdi.
1999 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde savaş çıkmasının ardından doğduğu yerde, ülkenin doğusunda bulunan Bukavu kentindeki Panzi Hastanesini kurdu.
Doktor Mukwege cinsel saldırıya uğrayan kadınların tedavisinde uzman bir isim.
Kadın doğum ve jinekoloji alanlarında uzmanlaşan Mukwege, bu hastanede savaş sırasında toplu tecavüze uğrayan on binlerce kadını tedavi etti. Mukwege, tecavüz yaralarının tedavisi konusunda dünyanın önde gelen doktorlarından biri olarak gösteriliyor. Her ne kadar alanında uzman olsa da onun da tedavi edemeyeceği kadar kötü bir şekilde yaralanmış çok sayıda Kongolu da gördü.
…
Ordunun toplu tecavüzü bir "savaş silahı" olarak kullanmasını eleştiren ve hükümeti yeterli önlem almamakla suçlayan, Mukwege 2012 yılında evinde suikast girişimine uğradı.
Kadın doğum ve jinekoloji alanlarında uzmanlaşan Mukwege, bu hastanede savaş sırasında toplu tecavüze uğrayan on binlerce kadını tedavi etti. Mukwege, tecavüz yaralarının tedavisi konusunda dünyanın önde gelen doktorlarından biri olarak gösteriliyor. Her ne kadar alanında uzman olsa da onun da tedavi edemeyeceği kadar kötü bir şekilde yaralanmış çok sayıda Kongolu da gördü.
Ordunun toplu tecavüzü bir "savaş silahı" olarak kullanmasını eleştiren ve hükümeti yeterli önlem almamakla suçlayan, Mukwege 2012 yılında evinde suikast girişimine uğradı.
Bu olayın ardından ülkeyi terk eden Mukwege'nin yokluğu, çalıştığı hastanede yoğun bir şekilde hissedildi. Bir yıl sonra hastalarının ananas ve soğan satarak biriktirdiği parayla aldıkları dönüş bileti ile ülkeye geri döndü.
''Mucize Doktor'' olarak bilinen Mukwege, 2018 yılındaNobel ödül töreninde yaptığı açıklamada, "Tüm kurbanlar çok vahşi şekilde tecavüze uğramış halde geliyor. Hastaneye ulaşabilecek kadar hayatta kalabilenler de olağanüstü fiziksel ve psikolojik yıkım olduğu görülüyor. Gelenlerin büyük bir bölümünün genital bölgelerinde kurşun ya da sivri cisimlerle yaralanmalar mevcut oluyor. Bu, bu bölgenin tarihinde görülmemiş düzeyde bir vahşilik" demişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.