Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Oradan bakınca buralar: Sosyal Deney Merkezi

Bir kadın ile erkek yüksek sesle tartışıyor.

Yer Sanat Sokağına girmeden sokağa nazır ikinci kata kurulu duvarsız kafelerden biri.

Ayakta olan kadın bağırmasının ardından aniden fenalaşarak bayılıyor.

Bağırış ve ardından yere yığılma o gürültünün, hengamenin içinde duyuluyor ve dikkatler bir anda duvarsız kafenin eğreti camlarına odaklanıyor.

Bir kadın elinden tuttuğu kız çocuğuyla pür dikkat bakıyor. Kafenin hemen üstündeki evin balkonundan iki kişi neredeyse tehlikeli olacak şekilde sarkıp bakıyor. Güzellik merkezindeki genç kızlar ve diğerleri olay mahalinden delil toplayan dedektif gibi süzüyorlar olay yerini ve durum değerlendirmesi yapıyorlar bir yandan.

Sokağı teğet geçmeye hazırlanan birkaç genç umursamaz bir tavırla ancak sesini duyurmak istercesine “Boş koyun sosyal deneydir” diyor.

Diğeri de tamamlıyor yarım kalanı: “Her gün bi tane çekiler, memleket döndü deneme tahtasına, sanki memlekette insan yok da…”

Bu diyalog, bıktıran sosyal deneylere tepki kadar, üstenci bakış açısına da tepki aslında.

Detaya girmeye gerek yok, hatırlarsınız yayınlanan videoları.

Bir yaptılar olmadı, ikinciyi yaptılar, o da olmadı devamı gelir elbet gönlü yüce insanlardan!

Şaka bir yana bunların derdi ne?

Bunlar yetmiyor (ola ki memleketten biridir) nereden çıktığı belli olmayan dünya kız çocukları gününde, belli önceden hazırladığı kopya senaryoyu kendi imkanlarıyla arabasının içinden birine çektirmiş.

Trafik ışıklarında su satan kıza bozuk parasının olmadığını ve çok susadığını söyleyip su istiyor, kız da “ne olacak abla canın sağ olsun” diyor.

Ama abla öyle bir duygulanıyor ki (olsa dükkân senin deyip diğer çocuklara da verecek) senaryo gereği arka koltukta oturan birinin uzattığı kırmızı jelatine sarılı tableti uzatıyor kıza.

Tabi zaman kaybetmeden çekilen görüntülerin (pardon iyiliğin) kayıtlarını paylaşmak gerekiyor.

Şimdi biz tüm bun(lar)dan ne ders çıkartmalıyız?

İşsizliğin tavan yaptığı memlekette çocuk yaşına rağmen çalışmak zorunda bırakılan çocukların ne kadar çok olduğunu mu?

Son örnekteki çocuğun EBA’ya ancak babasının telefonundan girerek ders çalışabildiğini mi?

Ya da tüm iyi niyetle bu insanların görüntüleri çekerek bir farkındalık ya da yardım ağı oluşturma çabası yaratma isteğini mi?

Onların “tık” telaşını bir köşeye yazarak; meselenin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum: Oradan bakınca buralar nasıl gözüküyor acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi