Neresindeyiz hayatın
Yaşam formları değişince insanlar, alışkanlıklar ve mekanlar da değişiyor.
Kalıp cümledir, “Değişen teknoloji ile birlikte…” başlar ve değişen yaşam formlarına vurgu yapar.
Bir tüketim alışkanlığına dönen kurgu hayatları sualsiz sorgusuz kabullendiğimize ve hatta içselleştirdiğimize dair ne çok işaret var etrafımızda.
Kurgu karakterlerin kurgu hayatlarını takip eden hayaletler gibiyiz!
Bizi doğrudan etkileyen sosyoekonomik gelişmelerden, siyasetten daha fazla kafa yoruyoruz, (zorlama bir ekonomiyle; kazandığınızdan çok harcayıp, sürekli bankalara, kurumlara borçlu olarak) elimizdeki telefona, giysilere, mekanlara…
…
Cep telefonları mesela, olmazsa olmazımızdır. Neden?
Bir insanın cep telefonsuz ne kadar yaşayacağını merak ederim mesela.
Önce hastaneye kaldırılır, ardından yoğun bakıma…
Alanında uzman doktorlar dört döner etrafında, ardından teşhis!
Sosyal medya hesaplarının aktif olduğu bilmem kaç piksele eşdeğer ön ve arka kameralı bir telefon yazılır reçeteye.
Önce alabildiğince damardan, ardından habire ölçüsüz verilecek yazar. Biraz toparlandığında “mutlu insan pozlu selfiler” de unutulmamlı.
…
Daha bir yıl önce aldıkları, üstelik en az beş yıl daha kullanabileceği telefonunu; üstüne para vererek yeni çıkan modelle değiştirmek için kuyruklara giren insanlar hipnotize edilmiş mi acaba diye düşünürüm hep.
Tabi bunu yaparken yeme alışkanlıklarımız da değişmiştir.
Hemen hemen herkesin insan vücudu için zehirli bir etkiye sahip olduğunu kabul ettiği kimyasal kökenli Mono Sodyum Glutamat (MSG) ve Aspartamı barındıran yiyecekleri de tüketmeyi alışkanlık haline getirmeniz gerekiyor.
Tabi bunları yapabilmek için sağlam bir iradeye sahip olmanız gerek. Bunun için de yegane yardımcımız ilaç endüstrisi. Psikolojik ilaçların kullanımının her geçen gün büyük bir hızla arttığı bu kısır döngü de yaşadığımız bütün psikolojik sorunlara karşılık gelen bir hastalık ve ilaç olduğunu da unutmamız gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.