Fîhi Mâ Fîh (*); Konya - I

Fîhi Mâ Fîh (*); Konya - I
12-15 Mayıs tarihleri arasında yapılan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Toplantısı için Konya’daydık. En son gidişim pandeminin ilanı olan 11 Mart...

12-15 Mayıs tarihleri arasında yapılan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Toplantısı için Konya’daydık.

En son gidişim pandeminin ilanı olan 11 Mart 2020’ye denk gelmiş ve apar topar hızlı trenle Ankara’ya oradan Diyarbakır’a geri dönmek zorunda kalmıştım.

O günden beri eksik bir yan olarak dimağımda kalan şehri görebilme şansı bir nevi yarımı tamamlama fırsatıydı benim için.

Konya öyle birkaç güne sığmayacak, maddi ve manevi zenginliğiyle fakir yatağı bir şehir. Kentin etnografik yapısı/nüfus dokusu; kahır ekseriyeti Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere birçok şehirden insanla renklenmiş.

Roma, Bizans, Hitit, Frig, Kimmerler, Lidya, Pers, Makedon, Roma, Sasani, Müslüman Araplar, Selçuklu ve son olarak Osmanlılar olmak üzere birçok medeniyete ev sahipliği yapmış fikri anlamda coğrafyayı aşmış şehrin ötesinde bir yerleşim alanı.

Merkez ve ilçelerinde Mevlana ve Şemsi Tebrizi Türbeleri, Karatay Çini eserleri, Hitit Su Anıtı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan Çatalhöyük Neoloitik Kenti, Kilisatra Antik Kenti, Lystra, Fasıllar ve İvriz Kaya Anıtı, Obruk ve Zazadin Hanları,  İnce Minare, Sırçalı Medrese, Alaeddin Tepesi, Medreseler, Müzeler, Yazma Eserler Kütüphaneleri ve Dünya Kültür Mirasi Geçici Listesi’nde olan eserleriyle bir metropol kent düşünün.

Saymakta bile zorlanılan tarihi zenginliklere sahip bir kente gidiyor olmak elbette heyecanlandırıyor insanı!

Toplantıyı organize eden Anadolu Gazeteciler Federasyonu'nun da (AGF) bunun farkında olduğu için toplantı dışında geniş zamanı gezi için programlamış olmaları takdire şayan.

Buradan başta AGF Başkanı Sefa Özdemir ve emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunup devam edelim.

Büyük Buluşma

Konya, İslam dünyasında önemli yere sahip bir mütefekkir Mevlana Celaleddin-i Rumi ve onun inançla yoğrulmuş ilahi aşkına büyük etkisi olan Şems-i Tebrîzî ile adeta özdeşleşmiş bir şehir.

“Denizlerin Buluşması” olarak nitelendirilen tarihi bir tanışmanın sonucunda ortaya çıkmış Mevleviliğin dünyaya yayılan fikirleri bu şehirde filizlenmiş.

Mevlana, Konya için, Konya da Mevlana için önemli!

Erken Hristiyanlık Dönemi’nin en önemli merkezlerinden olan Konya, Mevlana’nın gelişiyle İslamiyet’i kabul etmeye başlamış. O’nun hoşgörüsü ile beraber burada Müslümanlar ve diğer inanç mensuplarının kardeşçe yaşamasının başlangıç noktası olmuş Konya.

Bugünkü Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinin Belh şehrinde doğan ve “Bilginlerin Sultanı” olarak adlandırılan babası Bahaeddin Veled’in, Moğol tehdidi ile Belh’ten ayrılmalarından sonra yerleştiği Karaman’dan Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad’ın daveti ile Konya’ya yerleşmesinin ardından vefatına kadar burada kalmış.

Bahaeddin Veled’in mezar yeri olarak günümüzde Mevlâna Dergâhı Müzesi olarak kullanılan Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi seçilmiş ve buraya defnedilmiş.

Kenti ziyaret edenlerin ilk ve en yoğun ziyaret yeri olan Müzenin Türbe Salonu bölümünde Mevlâna ve babası Bahaeddin Veled’in soyundan gelme, 10’u kadınlara ait olmak üzere 55 adet mezar ile Hüsameddin Çelebi, Selâhaddin Zerkûbî ve Şeyh Kerimüddin gibi Mevlevîlikte makam sahibi olmuş 10 kişiye ait toplam 65 mezar bulunuyor. Yarın: Sema ve Fîhi Mâ Fîh

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.