İyiliğe #Teşviket
-Dünya çok kötü, çok adaletsiz...
-Hayır insanlar kötü, insanlar adaletsiz...
….
Dilimize yapışmış "dünya çok kötü, dünya çok adaletsiz" gibi ön yargılarımız var. Dünya mı kötü? İçinde bulunan insanlar mı? Bence insanlar... Dünya bizim yaşamamız için her koşula sahip ama biz insanlar Dünyayı yok etme çabası içinde kıvranıyoruz ve diyoruz ki Dünya çok kötü, çok adaletsiz...
İnsan bu kadar kötü olmak zorunda mı? Çevremizde her şey kötüye mi gidiyor? Kötü haberler rövanşta, kötülük iyilikten daha mı çok?
Kötülüğün çoğalmasının en büyük etkeni iyi insanların pasif olmasından kaynaklanıyor. "Kötü haber tez duyulur" atasözümüz var değil mi? Peki iyi haberler yeterince yayılıyor mu? Kötülük çoğaldı.
Hayır, bence kötü olaylar manşet olduğu için algımız bu yönde. Sosyal medyanın etkisiyle yapılan o kadar güzel etkinlikler var ki eminim sizde karşılaşıyorsunuzdur. İyilik neden geri planda kalıyor? Bir tespittim var paylaşmak isterim. Güzel şeyler hep övgü alır ama o güzel şeylerin bir parçası olmak istemezler. Sadece överler.
Kitabımızdan bir bölüm Yunus Emre Özdoğan’a aittir.
Size Bir Hikaye Anlatacağım
“Bir çiçeğin açmasıyla bahar gelmez lakin her bahar bir çiçekle başlar”
2 yıl önce başlayan ve insanlık tarihi boyunca sürmesi için dua ettiğimiz bir hikâye...
Bundan tam 2 yıl önce bir masanın etrafında Kur’an okumak için buluşmuş 6-7 gencin, binlerce insanın hayatını değiştirecek fikirlerini ortaya atmasıyla başladı bu hikâye. Çaylarını yudumlarken karşılarına değişimi başlatacak o mükemmel ayetler çıkmıştı.
“Hayır, hayır… Siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz, çaresiz birini doyurmak için birbirinizi teşvik bile etmiyorsunuz” (Fecr-17/18)
Ayeti okuduklarında birbirlerine bakıp “ikram edemiyorsak da teşvik edebiliriz” diyerek yola çıkan bu
gençler, ilk etapta 5 ailenin kışlık yakacak ihtiyacını karşılamışlar, bunu duyan çevresindekiler de bu halkaya dâhil olmak istemişlerdi.
5 kişi 10 kişiyi, 10 kişi 20 kişiyi teşvik etmişti ve proje kelebek etkisi uyandırmış çevre illere hatta yurtdışında gönüllülere dahi ulaşmıştı. Türkiye genelinde 60 ilin üzerinde yardım faaliyetleri yapılıyor ve veren el ile alan el arasında hayır köprüleri kuruluyordu.
Kardeşlerimiz bununla yetinmeyip göçmenler için dil eğitimleri, adaptasyon eğitimleri düzenlemiş, Ramazan ayında iftarlarına misafir olmuş, yetimlere bayramlıklarını giydirmek için kolları sıvamışlardı.
Sağlık ekibi kurulmuş birçok lösemi ve kelebek hastası çocukla birebir ilgilenilmişti. Onkoloji hastaneleri ziyaretleri yapılmış hatta kan, kök hücre ve organ bağışında bulunulmuş ve bunlar teşvik edilmişti.
İnanmışlardı; iyilik paylaştıkça çoğalan, iyiliğe teşvik etmek insanlığı saran bir eylemdi. İnsanların insanca yaşaması için her geçen gün daha yüksek sesle haykırmayı kendilerine görev bilen bu gençler, şimdilik dünyayı değiştiremedi lakin kendilerini ve binlerce ailenin maddi manevi durumunu değiştirerek umut ışığı olmaya devam ediyorlar.
Bu sonsuz hikâyeyi bir ailemizin sözleriyle sonlandıralım.
“Sabaha kadar Allah’tan yardım istedim. Sabah uyandım ve karşımda sizi buldum. Sizleri Allah gönder-
di. İyi ki varsınız.”
...
Bizlere deneyim, tecrübe ve birçok duygu oluşturan bu yardım faaliyetlerinin meyvesi olan “İyiliğe #Teşviket” kitabımız çıktı. Yürekten mürekkebe döktüğümüz ve sonsuza nakşedilen hikayeleri okurlarımıza “teşvik” etmek istedik. Biz yürekten mürekkebe döktüğümüz hikayelere sizde gözyaşlarınızla eşlik edeceksiniz.
(Not eklemeye gerek yok belki ama kitabın tüm gelirleri yürüttüğümüz faaliyete ailelere harcanacaktır. Sizlerin desteği ile.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.